yaşınız ilerlediğinde farkedeceksiniz ki, insanlar çok kolay ve çok sık şekilde çok uzak uçlara doğru değişiyor.
lise sona kadar edindiğiniz dostlarınız, hayat boyu dost olarak kalacak sanıyorsunuz. Ama başka şehre üniversiteye gidiyor, üniversite sonrası bi görüşüyorsunuz ki, bambaşka bir insan olmuş çıkmış.
Din, futbol, sevgililik, evlilik, çocuk doğurma, yurtdışında okuma, ileri yoksulluk, ileri zenginlik, marjinal arkadaş çevreleri, meslekler... nedeniyle insan karakterleri radikal olarak şekillenir. O nedenle de yıllar sonra karşılaştığınız insanların ne kadar çok karakteristik olarak değiştiğine hep şahit olursunuz.
Bu mantıkla bakıldığında hayallerde yaşatılan ütopik "dostluk" kavramının, zaman geçtikte yalan olduğunu görüyorsunuz. Kırmızı hap öğretisinde bile bir laf vardır, bir kadın size (erkeğine) yaklaşıp "seni seviyorum" derse, cümlesinin başına "şimdilik" kelimesini ekleyin der. Sevgililer bile birbirini "o anlık" severler. Gelecekte o partneri, artık kabul edilmeyecek seviyede değiştiğinde de boşanırlar.
Geçen sene bir arkadaşımla olan 25 yıllık dostluğumu %95 oranında bitirdim. Her hafta görüştüğüm, konuştuğum artık her şeyi paylaştığım arkadaşımı ayda bir kez anca görüyorum. O da diğer erkek arkadaşlarımızın da katıldığı ortak ortamda. Neden mi, çünkü onu çok seven 16 yıllık bir eşi vardı. 9 yaşında bir çocukları da vardı. Sırf eşi ideal kilosundan 15 kilo fazlasını aldı diye, kadını boşadı. Çocuğun velayetini de eşine bıraktı ve iki ay sonra dul ve çocuklu bir kadının evinde yaşamaya başladı. Tamamen şımarıklığından dolayı büyük ayıp etti, tüm arkadaş ortamında defalarca uyardık, bizi dinlemedi.
Böyle bir adamla dost olmayı da kendime yediremedim. Ailesini yıkan, eşini ve çocuğunu yüzüstü bırakan, 2 ay içinde başkasının çocuklu evinde yaşayacak hale gelen birisine ben şimdi gidip hangi derdimi açayım. Yol verdik gitti.
O nedenle dostluk işi yalan maalesef.
Ya da hadi yalan demeyeyim, kısa süreli olarak geçerli diyelim.
0