Eleştiri ve hadsizlik genellikle birbirine karıştırılır. Karşı taraf da hiç eleştiriye gelemiyor diye düşünürüz ama aslında yaptığımız hadsizliğin farkında bile değilizdir. Şöyle ki;
- Aa bu kırmızı renk sana hiç yakışmamış.
Lan senin subjektif beğenilerin ve zevklerinden bana ne! Hangi rengin kime yakışacağının bilir kişisi sen misin? Sana bu konudaki fikrini sorduk mu ki yumurtluyorsun.
- Aa şekerim çok kilo almışsın.
At kafasına bak hele. Ben bilmiyor muyum kilo alıp almadığımı, evde ayna yok mu sanıyorsun. Belki ben kilo almak istiyorum, belki bir hastalığım var, belki umurumda bile değil nasıl göründüğüm. Benim kilolarımın bekçisi sen misin?
-o adamla/kadınla o şekilde sarılman hiç uygun değil, çok yakışıksız.
Zerre umurumda olmayan değer yargılarını al, o boktan ahlak anlayışının içine koyup dür. Sonra da o dürdüklerini...
Bir de mansplaining var ki bence artık kadın erkek farketmeden herkes çokça buna maruz kalıyor.
Elbette bunun dışında eleştiri dediğimiz şey kritik etme, farklı açılardan bakış kazandırma, değerlendirme şeklinde olduğunda ileriye taşıyıcı bir itici güç olur ki sevdiğimiz insanlardan bunu niye esirgeyelim.
0