@nawar tarihlendirmedeki hata paylarının tutarsız denebilecek kadar büyük olabileceği konusunda haklı, ancak tarihi alt üst etmenin zor olacağından kastım Göbeklitepe'deki alanın ifade ettiği şeylerdi.
Göbeklitepe şu anda bilinen en eski megalitik yapı. Bunu daha erkene çeken Endonezya'da bir bölge var, adını hatırlayamıyorum. Ancak orası hem mimari açıdan, hem de tarihlendirme açısından çok tartışmalı henüz.
Göbeklitepe'nin bu konumu birkaç bin yılla dahi değişebilir değil şu an için. En fazla "Dünyanın en eski megalitik yapılarından birisi" olarak bir konum değişikliğine uğrayabilir. Bu da tarihlendirme sebebiyle olmasa bile gelecekte yeni bir keşifle olacaktır zaten. Şunu gözardı etmemek lazım, bu tür atılımlar bir anda gerçekleşmiyor. Eğer bir Göbeklitepe varsa büyük ihtimalle başka benzer nitelikli alanlar da büyük olasılıkla vardır. Göbeklitepe çevresinde yaşayan insanlar üstün insan oldukları için değil, yapabilmek mümkün olduğu için bu yapıları inşa edebildiler. Haliyle hiçbir zaman bulamayacağımızı varsaysak bile benzer yapıların olabileceği düşünülebilir. Göbeklitepe'nin bu anlamda ifade ettiği şeyin değişmesi güç.
Mantıklı gelmeme sebebiyle ilgili söylediğiniz konu için de aynı şey geçerli. Uzun yıllardır elde biriken bir data var. Bu data kazılarla genişliyor. Bu data birbiriyle uyum göstererek ilerliyor. Belli bir pattern sergiliyor. Bu pattern güçlendikçe data da bütün haline dönüşüyor. Yani eğer tarihsel çizgide bir değişiklik olacaksa bile tek tek buluntuların birbirlerine oranla olan konumları yine de korunuyor. Bu gözlemsel bir husus, teknolojik değil. Şöyle düşünün, bir inşaat kazısı sırasında eğer kazılan alana baktıysanız kazılan alanın kesitinde toprak katmanlarının üst üste yerleştiğini görmüşsünüzdür. Neden böyle denildiğinde altta yer alan katmanın üstte yer alan katmana göre daha erken bir oluşum olduğunu söylersiniz. Haklı da olursunuz. Katmanlardan bir tanesini bir tarihlendirme yöntemiyle tarihlendirdiğiniz zaman üstte yer alan katmanı tarihlediğinizde daha geç bir tarih, altta yer alan katmanı tarihlediğinizde daha erken bir tarih vermesi gerektiğini varsayarsınız. Doğru bir ölçüm yaptırsanız öyle de olur. Eğer tersi sonuç gelirse bu katmanların mucizevi şekilde sağduyuya aykırı olarak ters yerleşmiş olduğunu değil, tarihlendirme tekniğinizin hatalı sonuç ürettiğini düşünürsünüz. Bu ölçümler günümüz seviyesine yaklaştıkça daha güncel sonuçlar üretiyorsa bu size bir veri teşkil eder. Daha sonra daha sağlam tekniklerle daha doğru bir tarihlendirme yapabilirsiniz, ancak bu küme halinde bütün tabakaların tarihlerini etkiler, o piti piti şeklinde rastgele dağıtılmış yeni tarihlerle karman çorman bir hale gelmez.
Relatif tarihlendirme için de aynı şey geçerli. Kültür katmanları da jeolojik katmanlar gibi sıralanır. Sonuçlar tutarlıdır. Tutarsızlıklar ve hatalar elbette olabilir, neticede zaten dönemi anlamaya çalışıyorsunuz. Bilgi gelişecektir, ancak tekrar vurguluyorum "vay be bildiğimiz her şey yanlışmış" gibi bir şey çok da olası değil.
Neolitik Çağ'ın başlangıcı geriye veya ileriye çekilebilir, Demir Çağ'ın sonu geriye veya ileriye çekilebilir bu kavramlar zaten net tarihsel olgular değil, gördüğümüz şeyi anlamlandırmak için icat ettiğimiz terimler. Bu tanımlarım ifade ettiği gelişimsel çizgi sabittir. Çünkü gördüğümüz şeyler ve gördüğümüz şeylerin içerisinde bulunduğu kontekstler sabit. Her şeyi bildiğimizi varsayamaz kimse, ancak bazı şeyleri de biliyoruz artık.
0