[]

avrupa'da toplu taşıma

avrupa'da araba almak çok zor olmamasına rağmen insanlar neden toplu taşıma kullanıyor? çok araba meraklısı biri değilim ama türkiye'de toplu taşıma hayat standardını çok düşürüyor. arabayla 15-20 dakikalık yere 1 saatte gidiliyor. almanya'da, fransa'da falan toplu taşıma çok mu gelişmiş? toplu taşımada bu süre sorunu oralarda da var mı?




 
Şehirlerin arabaya göre dizayn edilmesi vs insana göre dizayn edilmesi farkı var. Türkiye'de üç şehirde yaşadım. İzmir ve Eskişehir'de çok ters bir yer değilse araba vs toplu taşıma süre olarak hemen hemen aynı oluyor ama toplu taşımada aktarma falan yaparsan biraz yorucu tabii. Arabayla gidince de park sorunu yaşama riski yüksek.

Denizli'de toplu taşıma rezaletti ve her yere taksiyle gitmem gerekiyordu arabam olmadığı için.

Avrupa'da toplu taşıma genel olarak gayet düzenli ve verimli. Amerika vs Avrupa bu alanda çok yapılan bir kıyas. Amerika araba ağırlıklı bir ülke (hatta Kanada'yı da sayabiliriz buna). Avrupa ise genellikle daha çok toplu taşıma ağırlıklı. Toplu taşımayla istediğin yere gitmek, arabayla gitmekten daha pratik oluyor çoğunlukla. Özellikle Avrupa'nın büyük şehirlerinde şehir merkezlerine araba sokmak, park etmek vs hep büyük dert. Onun yerine metro, tramvay gibi raylı sistemlerle gidiliyor ya da bisiklete biniyor coğrafya da uygunsa.

Amerika'da bile artık ordaki araba bağımlı sistemden şikayet eden ve Avrupa'daki şehirleşmeye özenen pek çok insan var. Hem iklim krizi bu konuda büyük faktör hem de şehirleri sadece arabalar için tasarlanmaya mahkum kılan bir durum
  • nundu  (14.11.23 12:53:44) 
berlinde toplu tasimanin arabaya gore avantajlari
- gidilecek yere cok fazla aktarma yoksa arabaya gore daha hizli. ornegin benim onceki ev-is arasi trenle 20 dakika, bisikletle 30 dakika, araba ile 50 dakika suruyordu.
- park sorunu buyuk. sehir merkezinde gunluk park ucretleri 10 euro gibi oluyor. ucretli park yerlerinde bile park yeri bulmak zor.
- sehir icinde cok fazla trafik isigi var ve trafik isiklari yaya, bisiklet, ve araba icin ayri ayri duzenlendigi icin isiklarda bekleme sureleri cok fazla. hele sola donus yapilacaksa arabalarin, bisikletlerin, ve yayalarin tumumun gecisini tamamlamasini beklemek gerekiyor ki bazen yesil yaninca ancak iki arabanin gecisine imkan taniyacak zaman oluyor.
- araba ile giderken trafik, park sorunu gibi nedenlerden dolayi ulasacagin zamani kestirmek zor. ama toplu tasimada gidecegin yere ne zaman ulasacagini biliyorsun. ornegin onemli bir toplantin varsa is yerinde, toplantidan 10 dakika once orda olmak istiyorsan toplu tasima ile bunu planlayabilirsin. ama araba ile gidersen ulasacagin zaman yarim saat once de olabilir, yarim saat sonra da bilemezsin.

yani ozetle araba uzun yolda, hafta sonu aktiviteleri icin, gece toplu tasimanin azaldigi zamanlarda, ulasimin zor aktarmali oldugu noktalara erismek icin, acil durumlar, alisveris icin vs avantajli. diger durumlarda toplu tasima buyuk sehirlerde daha pratik.
  • emrahday  (14.11.23 12:59:22 ~ 12:59:47) 
türkiye'deki gibi uzun sürüyor mu yolculuklar şehir içinde? izmir'de mesela 1 saat sürebilir bir ilçeden başka ilçeye.


  • hknty  (14.11.23 12:59:54) 
Ogrenciler yaygin kullanir
Otopark ucreti ve yer aramak merkezi yerlerde sikintilidir
Tr ile kiyaslanmayacak kadar kalitelidir toplu tasima. Saatinde kalkar. Metrobus gibi tiklim tikis olmaz.
Merkezdeyken toplu tasima makul hatta hosuma gidiyordu benim ozellikle biniyodum otobuse, trene.
1 evde 1 araba varsa herkes onu kullanamaz. Herkes tek tek araba alinca da vergisi biraz goze batabilir. Arabasiz ev oldugunu pek dusunmuyorum ama dedigim gibi herkes ayni saatte kullanamaz birinden biri fedakarlik edecek
  • mess  (14.11.23 13:05:40) 
Fransa avantajlari;
-yuzde 75-100 oranında şirket tarafından ödeniyor. Araba ile bu yok.
-otobuslerin kendi yollari var. Kimse de o yola girmiyor.
-park etmek çok pahali. Şöyle diyeyim yaşadığım yerde şehir merkezinde 3-4 saat 8€ falan.
-sehirler arac gelmesin diye kurallar koyuyor. Misal karbon salinimi yüksek araclar (bunlarin etiketleri var) sehre giremiyor. Girerse yakalanirsa ceza yiyor. Çoğu sokak arabasiz, arabali olsa da bazilarinda bir şerit araba, bir şerit otobus, bir şerit bisiklet.

Bu arada Avrupa'da bahsettiğiniz hiç yaşamadım (20 dk yer 1 saat). Aksine araba ile 1 saat süren yer toplu taşıma ile 30 dk.

Bu arada toplu taşıma kullanmiyorum.
Ve toplu taşıma tabiki Türkiye'ye oranla gelişmiş.
Bir de çoğu kişinin Arabasi var zaten. Sadece ise gelip gitmekte kullanmiyorlar. Bir de mesai kavrami falan Türkiye'den az olduğu için aksam 4.5 gibi cikiyor millet, bisikletle ya da otobüsle falan. Ama aksam 9da cikarsan tabiki farklı yani
  • logisticsmanager  (14.11.23 13:08:31) 
peki trafik için türkiye'deki gibi sıkıntılı şoför profili yüksek mi? türkiye'de motorsiklet kullanmak istiyorum ama üzerime sürerler ya da apaçinin biri makas atar diye endişeleniyorum. bu yüzden hiç girişemedim.


  • hknty  (14.11.23 13:17:40) 
Otopark ücretleri inanılmaz pahalı çünkü. Yurtdışında araç kiraladığımızda en çok bize koyan şey park parası ödemekti. Her park ettiğimiz yerde makineyi bulup bozuk para atmaktan bıkmıştım 4-5 günde.


  • jackyr  (14.11.23 13:18:26) 
@hknty; yani avrupa ülkeleri arasında fark var. Ama Türkiye ile kiyaslanamaz sürücü profili.
Ben en son ne zaman korna çaldım hatırlamıyorum.
Yalniz motorsikletin ve bisikletin her yerde riski var, sadece Avrupa'da daha az.
  • logisticsmanager  (14.11.23 13:24:58) 
Eger merkez disinda yasiyorsan Almanya'da da yarim saatte araba ile gidecegin yere 1 saatte toplu tasima ile gidebilirsin.Ustte yazildigi gibi ana konu merkezde park yeri sikintisi ve park ucretleri. Bir de ickili halde araba kullanmama durumu da toplu tasimaya yonlendiriyor.


  • turkuaz  (14.11.23 13:32:34) 
İngiltere Brighton'dan bildiriyorum, her yere giden otobüs var hatlar güzel ama in-bin çok uzun sürüyor. 8km'lik yeri arabayla ne kadar sürede gideriz siz tahmin edin, otobüsle 1 saate yakın sürdüğü oluyor.

ama park etmek dert ve çok pahalı +1

otomobil sigortaları çok pahalı gördüğüm kadarıyla. Bir de insanların paraya bakış açısı farklı. Mesela bir Türk %10-15 fazla para verip otomatik araba alır bence, ben öyle yaparım, burada herkes manuel alıyor. O fark çok göze batıyor. Bir de burada ikinci eli 5 bin pound olan arabaya Türkiye'de 10-15 verildiğini duysalar kalp krizi geçirirler herhalde :D

fakat yine çok ilginç, 2000 pounda güzel bisiklet var ve millet alıp kullanıyor, 2000 pounda araba da var.
  • nhk ni youkosu  (14.11.23 15:45:35) 
peki arabaya bakış açısı nasıl? biliyorsunuz türkiye'de bir statü göstergesi anlamsız şekilde. orada değildir diye düşünüyorum. ancak yurtdışına giden türklerin büyük bir bölümü gider gitmez araba alıyor. hatta 4x4 falan alıyor. türkiye'de de istediğiniz kadar para kazanın eğer arabanız yoksa fakirsinizdir insanların gözünde. :)


  • hknty  (14.11.23 15:49:31) 
Arabaya bakış açısı gene Fransa için; ayagimizi yerden kessin.
Yani param var, bmw alayim yok. Kendi müdürüm misal temiz aylık 5-6bin euro alıyordur. Eşi de o civarda. Kendinde c3 var eşinde 3008.
Misal toplam binada iki 3 audi falan var. Geri kalani normal arabalar.
Ama buraya gelip ucuz araba görünce coşan Türkler var tabi. Yeni gelen arkadaş ilk hayali a5 almak. Kendisinin 3 katı maaş alan adamlar bile almıyor ama kendisi istiyor :)

Kısacası hayır. Kimse kimsenin arabasına bakmıyor.
  • logisticsmanager  (14.11.23 16:33:59) 
Sebebi farkindalik. Herkes araba kullanmak istese trafik dakkasinda kordugum olur. Turkiye'de herkesin arabayla trafige cikmasini engelleyen sey fakirlik/yuksek nufus, avrupa'daysa caydirici politikalar var (bahsedilen trafik isik dizaynlarindan tut park ucretlerine kadar). Bir de her yere arabayla gitmek isteyenleri idare etmek icin habire yollari genisletmeleri, her tarafa otaban yapmalari lazim. Onu yapmak icin de binalari sehri yikmalari lazim. O da avrupa olmaz, ABD olur, yerine gore Turkiye olur.


  • hot potato  (14.11.23 17:36:04) 
-Yaşam tarzı
-Şehirleşme
-Lojistik

Yaşam tarzı:
Avrupalılar aslında bizim taşra/köy hayatı gibi yaşıyor. Bol fiziksel aktivite, uzun yürüyüşler onlar için ok. Adam 40 dakika orman içinden yürüyüp market alışverişi yapmaya gidiyor. Sonra da aynı yolu geri dönüyor. Otomobil onlar için ihtiyaç halinde kullanılacak bir ulaşım aracı sadece. Yani ya marketten büyük alışveriş yapacaktır, ya uzak bir yere gidecektir falan. O yüzden bizdeki gibi statü sembolü olarak da konumlamıyorlar. Parası olan adam Toyota Prius da kullanabiliyor.

Şehirleşme:
Avrupa şehirlerinin çoğu küçük. Berlin Paris gibi metropoller dışında. Çoğu şehri yürüyerek en fazla 1 saatte uçtan uca gezebilirsin. buralarda raylı sistem de oldukça gelişmiş. Yani Polonya'da bir ev tutmuştuk. Tren istasyonunun yanında. Polonya'nın bilecik'i gibi bir şehir düşün. Ama evin önünden trene binip Berlin'e ya da Paris'e gidebiliyorsun. Ee tren varken arabayla niye gidesin.

Lojistik:
Otomobil ucuz ama bakımı pahalı ve zahmetli. Yani bizde işten 1 saat erken çıkıp sanayiye uğrayıp periyodik bakımını yaptırabiliyorsun. Elini sallasan usta. Mahalle arasında bile. Orada bir arabanın 10.000 bakımını yaptırmak bir olay. Müsait usta bulacaksın. Randevu alacaksın. Adam sana muhteşem bir işçilik bedeli çekecek vs. O yüzden otomobil gerekmedikçe kullanılan bir şey değil.

Bir de tren ağı çok geniş avrupa'da. 1000 nüfuslu köyden bile tren geçiyor. Zaten şehirler birbirine yakın. Hollanda dediğin ülkeyi baştan başa 4-5 saatte gezersin arabayla. Arkadaşım Köln'de yaşıyordu işi dusseldorf'ta. Trene biniyor. Türkiye'yi düşünsene izmit'te yaşıyorsun ama işin Şişli'de.

Ha bu arada Türkiye'de de toplu taşıma fena değil aslında. ama biz inmeyi binmeyi, yürümeyi sevmiyoruz. Onun da etkisi var. Avrupa'da arkadaşlara takılıyorum hatta oradan oraya 20 aktarmayla gidiyosunuz bayıla bayıla şurada Göztepe'den metroya aktarma yapınca suratınız düşüyor.
  • anten  (15.11.23 13:00:48 ~ 13:01:50) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.