Tamamen kıçımdan sallıyorum: Taraftarlık zaten sonradan edinilen, kendi inşa ettiğin zamanla da irrasyonelleşen bir olgu. İlk başta, çocukken değiştirilebiliyor zira taraftarlığa duygusal yatırım yapılmamış; sebep de çoğunlukla ya doğal (Trabzonluyuz), ya dışsal (Babam da Beşiktaşlı) ya yüzeysel (Geçen sene Galatasaray şampiyon oldu), ya da mantıksal (En güçlü takım Fenerbahçe)
Ama yıllar geçince taraftarlık derinleşiyor; hem maddi, hem manevi yatırım yapılıyor, uğruna zaman ve para harcanıyor... Bu süreçte de taraftarlığın o ilk sebebi yeniden yorumlanıp sanki o takımın taraftarı olmak kişinin özünde olan bir şeymiş de, ilk sebep sadece vesile olmuş gibi bir hikaye oluşuyor. Yani bir nevi gerçeklikten kopuş söz konusu. Tabi bu sırada kişi o taraftar grubunun bir parçası da oluyor. Yani o noktada taraftarlık bir yandan kişinin benliğinin, diğer yandan da toplumsal kimliğinin parçası... Bu noktada bunu oturup düşünerek değiştirmek mümkün değil zira kişi ile tuttuğu takım arasındaki bağ rasyonel değil, duygusal bir bağ. Kişi inancını sorgulayıp, dinini değiştirebiliyor çünkü onun özünde hala "Denileni yap, cezadan kaç, ödülünü al" gibi temel bir mantık var.
Özetle bir yalan inşa edip ona inanıyorsun, aynı yalana inanmış inanlarla bir aradasın. Yetişkin halinle daha önce yarattığın yalanı inkar edip yeni bir yalana inanman pek mümkün değil, zira bu hem kendini reddetmek, hem de ait olduğun gruptan başka bir yalan inşa etmeye çalışmak için (Yani özünde herhangi bir fayda sağlamadan) ayrılmak demek.
0