Bir kisiyi geriye donuk, veya ikincil kaynaklardan degerlendirmek ve tani koymak pek saglikli ve etik bir durum degil. Ayrica peygamberlik mevzusunu akil sagligi baglaminda tartismak en liberal ulkede bile hayati tehdit olusturabilecek bir durum. Bu nedenle pek cok ruh sagligi calisani bu topa pek girmiyor, ve bu nedenle cok fazla kaynak bulmaniz biraz zor.
Ote yandan, guncel olarak, bir insanin peygamber oldugunu iddia etmesi basli basina psikiyatrik bir durum olarak degerlendiriliyor (grandiyoz sanri olarak gecer). Grandiyoz sanrilar, sizofreni ve benzeri psikotik bozukluklar, sanrisal bozukluklar, bipolarin mani donemi, madde etkisi altinda olusan psikotik bozukluklar, beyindeki norolojik-metabolik bir sebepten kaynaklanan organik psikozlarda gorulebilir. Tek basina bir hastalik tanisi koydurmaz yani, ayirici tani yapilmasi gerekir.
Ruh sagligi calisani olmayan bazi kimseler eski peygamberlerin sizofreni hastasi olabilecegini dusunurler kimi zaman. Sizofreni siklikla beyin hucrelerinde yozlasmanin oldugu, muhakeme yetisinin de ciddi bozuldugu, yeti yitimine ve islevsellik kaybina yol acan agir bir rahatsizlik. Dolayisiyla eski peygamberlerin de -her ne rahatsizliklari varsa- sizofreni hastasi olduklarini (en azindan cogunun) cok zannetmiyorum, cunku bir kitleyi pesinden surukleyebilmek ciddi bir organizasyonel kapasite gerektirir.
Bu baglamda, ara ara yogun dini deneyimlerin yasanabildigi temporal lob epilepsisi uzerinde duruluyor. Pek cok vahiy inme vb deneyimi yasamis gecmis sahsiyetlerin boyle bir rahatsizligi olmus olabilecegi dusunuluyor. Bu ve benzeri konularin tartisildigi bir makaleye asagidan ulasabilirsiniz
saultonline.com