Maalesef ülkemizde işçi denince akla sadece mavi yakalı geliyor. İşçi hakları da onların haklarıymış gibi düşünülüyor. Çünkü bizde "işçi" kelimesi acıtasyon ve romantizm için kullanılır.
Aynı fabrikada çalışan torna ustası sendikalı, ama finans çalışanı değil. Çünkü finans çalışanı kendini işçiden saymıyor. O yüzden usta akşam 5 dediğin anda şak diye işini bırakıyor. Finanscı sabaha kadar fatura kesiyor.
Çünkü beyaz yakalı çalışanlar "kariyer... başarı hikayeleri... azim... fedakarlık... işe kendini adamak..." gibi ik masallarıyla çok güzel uyutuluyor.
Oysa bir iş yerinde işveren dışında ücret karşılığı çalışan herkes işçidir. İsterse sıfatın genel müdür olsun. O da işçi.
Ama işte bu algı yüzünden, hatta kendine işçi olmayı yakıştıramadığı için, sendikaya üye olan beyaz yaka sayısı az.
Bu yüzden maalesef beyaz yaka çalışanlar için sendikalar bir avantaj sunamıyor. Diğer arkadaşların da belirttiği gibi, sendikanın gücü iş yerindeki üye sayısı arttıkça artar.
Oysa maalesef en çok sömürülen işçiler beyaz yakalı işçiler. (Bak beyaz yakalı işçiler deyince bile yadırgıyorsun :)
Mesela AB ülkelerinde hemen her iş kolunun sendikası vardır.
Ayrıca beyaz yaka iş kültüründe maalesef "rekabet" teşvik edildiği için, yurdumun beyaz yakalısı da bu tuzağa düştüğü için birbirlerinin kuyusunu da kazarlar.
0