[]

sıfırdan marka yaratmak

merhabalar, sıfırdan bir marka nasıl yaratılır? örneğin ben kendi yaratmak istediğim markanın kimliğiyle (adı, logosu vs.) bir fast food restaurantı açmak istiyorum (herhangi bir markanın franchise'ı değil) fakat nereden başlanır, ne yapılır gibi konularda hiçbir bilgim yok. önce kurumsal bir şirket mi kurulur, tescil mi yapılır vs. nereden başlamak gerekiyor?

bu konuda yardım edebilecek danışmanlık şirketleri falan var mı?

teşekkürler.

 
bu konuda danışmanlık vericek firmaların tamamı bir yılda paranı yer sonra tmnslp bey şu adımları yapmamışsınız bizim yapabileceğimiz bir şey yok adios muchachos derler, eğer iş tutarsa ya nasıl halletik işleri bize biraz prim göm derler.

kendi işini kendin yapmak zorundasın bu ülkede.

edit:

bu arada ben hayatımı danışmanlık vererek kazanıyorum ama benim gibi olmayacak işe olmayacak diyecek adam bulmak zor. ben görmedim.
  • duyurukullanıcısı  (03.08.21 18:47:36 ~ 19:42:54) 
türkiyede danışmanlık = dolandırıcılık. her sektörde böyle.
araştırıp kendiniz yapın.

  • aslindasorunumpsikolojik  (03.08.21 18:52:12) 
işin içinden gelmiyorsanız zor, mcdonalds ın satış müdürü'nü işe almakla olmuyor maalesef. markayı oluşturmak için yerelde bayileşme vs öemli.

kahvecileri inceleyebilirsin. nasıl bir iş modeli geliştirdikleri anlaşılır bence.
  • rhan  (03.08.21 19:01:45) 
o kadar karışık değil. şirket açma ayrı marka oluşturma ayrı şeyler.

1. muhasebeciyle anlaş şirletini aç.
2. dükkanıını, malzemelerini falan hallet.

milyon dolarlık bir sermayen yoksa marka oluşturma 1 ayda olacak şey değil. önce elle tutulur bişeyler olsun spnra ihtiyaç oldukça kurumsal kimlik çalışmaları yaparsın. vaktim olsaydı yardımcı olurdum.
  • buenosdias  (03.08.21 20:03:20) 
iyi bir danışmanlık şirketi her zaman güzel bir olasılıktır ama ben olsam bundan ziyade üniversitelerin işletme bölümlerinde donanımlı/sektörü de bilen akademisyenlere ulaşır onlarla knowhow işini hallederim. sonuçta bu da bir danışmanlık şekli. bulman gereken kişilerin anabilim dalları yönetim/organizasyon ve/veya pazarlama olmalı öncelikle. faaliyet alanınıza ve kapasiteye göre göre üretim/finans da devreye girecektir zaten.

bütün bu söylediklerimi bu söylediğiniz işi ciddiyetle yürütecek kadar sermayeniz varsa kolaylıkla uygulayabilirsiniz.

öncelikle gıda/yiyecek pazarına girmek istediğiniz alan kendi içerisinde çeşitli segmentlere ve türlere ayrılır. sizin rakipleriniz kim olacak? rakipsiz eşi olmayan bir iş fikri mi yoksa? pazardaki sizin benzeriniz markaların durumu nasıl? doymuş bir pazar mı? gelişmekte mi? pazar ve hedef kitle analizi çok iyi yapılmalı ve bunun bir metadolojisi var kendi içerisinde. bu sebeple yukarıdaki tavsiyemi yineliyorum. marka tescili ve şirket kurmak bir günlük iş. önemli olan sürdürülebilir ve tercih edilebilir bir marka oluşturmaktır.
  • debian  (03.08.21 20:42:04 ~ 20:45:09) 
Buonesdias yazmış gerekeni, ayrıca markanızı logo/isim vs tescil ettirmeniz gerekiyor marka sahibi olmak için. Bunlar resmi kısımlar dükkanınız ve size özel ismi olur.

Ancak marka olmak farklı bir şey, onun için ya işinizde çok iyi olacak müşteriler sayesinde tanınıp popüler olacaksınız. Ya da marka pr çalışması yapıp tanıtacaksınız falan. O işlerden biraz anlamak lazım ya da anlayan birileriyle çalışmak. Ama bütçe sağlam değilse boşa para çok harcarsınız.
  • epitaf  (04.08.21 03:15:52) 
Bu iş benim mesleğimin bir parçası:)
O yüzden belli dikkat noktalarını paylaşacağım.

Markalaşma faaliyetlerini birkaç aşamaya ayırabiliriz. Bunun en temelinde markalama çalışmaları denen (branding diye de geçer) tasarımsal öğeler vardır.

1. Aşama: Markalaşma Faaliyetleri
-Marka adının belirlenmesi. Bu en önemli aşamadır. Çünkü tüm tasarımsal öğeler hatta kuracağınız imaj bunun üzerine kurulacak.
-Logonun tasarlanması.
-Kurumsal tasarımların yapılması. Nedir bunlar? Tabelalar, mekan giydirme, torbaların, kutuların tasarımı, tepsiler, web sitesi, sosyal medya postlarının tasarımları, menüler vs vs...

Bunlar en temel kısımlar. Bunu her dükkan yapar zaten. Kendiniz bile biraz tasarım gözünüz varsa internet üzerindne canva gibi araçları kullanarak hazır şablonlarla basitçe üretebileceğiniz şeyler. Ama bunların profesyonel ellerden çıkması ve size özgü olması oldukça farklılaşmanızı kolaylaştırır.

2: İMAJ ÇALIŞMALARI-MARKA KONUMLANDIRMA
İlk aşama oldukça temel. Bunlar zaten köşebaşındaki pidecinin de, 20 şubeli restoran zincirinin de yaptığı şeyler. Sizin marka değerinizi ve algınızı belirleyecek şeyler asıl imaj çalışmalarında. Restoranlar için bunun belli yolları vardır. En çok kullanılan yöntem markanın patronunun kişisel imajından faydalanması. Nusret bunun örneği. KFC'nin yaşlı amcası bunun örneği. Baruthane pilavcısı bunun örneği. Özellikle Baruthane pilavcısı küçüük bir dükkanı kişisel imaj çalışmasıyla, beğenirsin beğenmezsin o ayrı, tanınan bir markaya çevirdi. Ama dışa dönük, orijinal bir karakter özelliğinin olması lazım bunun için.

Marka konumlandırması şu demek basitçe: Benim markam piyasada ne gibi özellikleriyle algılanacak? Çünkü bir marka aynı anda her kavrama oynayamaz. Mesela Nusret burası "jet-set" insanların takıldığı bir restoran imajını oturtmaya çalışıyor. BİM tamamen fiyat performans üzerine iletişim yapıyor. Red Bull adrenalin üstüne yoğunlaşıyor. Burger King sürekli ızgara lezzetini vurguluyor.

Sizin de böyle bir değer bulmanız, bunun üstüne markanızı inşa etmeniz lazım. Bu imaj şu anlamda önemli çünkü logonuzdan, isminize, mağaza dekorasyonunuza kadar bu şekilde inşa etmeniz lazım. Bunların tutarlı olması lazım. Mesela "doğal malzemelerden, doğal lezzetler" gibi bir restoran niyetiniz varsa, bu restoranın dekorasyonu burger king gibi olamaz. Ya da ucuz lezzetler sunarım diyorsanız, burayı divan pastanesi gibi dekore ettirmemelisiniz. Ya da havalı logolar yapmamalısınız gibi.

Bunlar oldukça basit gibi görünse de, aslında uygulamada oldukça zorlanılan şeyler. Özellikle marka sizinse, her şeyi aynı anda yapmak istersiniz ve kafası karışık ne olduğu anlaşılamayan bir marka ortaya çıkar. Her mahallede vardır bunlardan. Mesela fast food restoran gibi görünür, pizza da yapar. ama hazır pizza fırını var ben menüye pide de koyayım der. Ee pide koyduk yanında urfa dürüm de satayım der. Kafası karışık ne olduğu anlaşılmayan ortaya karışık restoranlar çıkar.

Genelde "ben her şeyi satayım" ister marka sahipleri. Hamburger var, dur yanına
döner de satayım... Şimdi dönercinin, hamburgercinin ya da pizzacının algıdaki imajı çok farklıdır.

Sade olmak lazım. bunu da başarmak zordur. Mesela bunun en iyi örneği çiçeksepeti bence. Çiçek ve hediyelik eşya deyince akla gelen ilk markayken, şimdi her şeyi satmaya başlayan orta vadede ticari olarak para kazandıran ama uzun vadede marka imajına zarar veren şeyler bunlar. Şöyle diyeyim, sen çiçek göndereceğin zaman iyi bir çiçekciden mi yollamak istersin? Araba lastiği de satan bir yerden aldığın çiçeği mi yollamak istersin? Şu anda sadece çiçek tasarımlarına yoğunlaşan iyi bir çiçek markası çıksa, çiçeksepetini çok rahatlıkla geçebilir diye düşünüyorum.

Ya da yukarıdaki örnekten yola çıkalım, sen araba lastiği alacak olsan, çiçekçiden mi almak istersin yoksa uzmanlığı bu olan sadece araç lastiği satan bir yerden mi?

Gibi gibi... Bunlarda da size destek olacak yönlendirecek danışmanlarınızın olması çok önemli.

Son aşama: ALGILANMA
Siz tüm marka çalışmasını yaptınız, ama tüketici sizi nasıl algılıyor? Mesela siz premium marka olarak konumladınız kendinizi. premium hamburgerci diye çalıştınız her şeyinizi böyle tasarladınız. Ama belki tüketiciler sizi ucuz marka olarak algıladı. bu durumda iki seçenek var. Marka çalışmalarınızı gözden geçirip tüketicinin premium algılayacağı hale getirmek. Bir diğer seçenek baktınız marka sizi ucuz hamburgerci olarak algıladı ve öyle sevdi. O zaman imaj çalışmasını, bu hale çevirmek de bir çözüm.

Mesela şimdi kategoriyi söyleyemiyorum ama meşhur bir marka hayatına kadınlara yönelik bir ürün olarak başladı. Ama markayı erkekler tercih etti. Sonra bir anda marka maskülen bir imaja dönüştü. Hatta ikonunu bir kovboy olarak değiştirdi.

Bu konu basit görünse de oldukça çetrefilli gördüğünüz gibi. İstediğiniz zaman mesaj atabilirsiniz:)
  • anten  (04.08.21 11:35:58 ~ 11:39:11) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.