bu, rock müziğin abd ve britanya kökenli olmasından kaynaklanıyor. bir de ister istemez özgür bir ortam lazım. her anlamda özgür fikirden bahsediyorum; drug'ından tut da, seksüel yönelimlere, felsefeden gir de otoriteyi redde kadar. ses endüstrisinde de ingilizler gerek enstrüman, gerek teçhizat anlamında 'budur' diyebileceğimiz markaları çıkarmış hep. sese ayrı bir önem vermişler; müziği duymaktan müziği üretmeye kadar.
evet dediğin doğru: müziğin kabesi ingiltere, hatta daha da spesifikleştiriyorum manchester, leeds ve londra üçgenidir. hani iskoçya'yı, irlanda'yı, hatta galler'i geçiyorum, avustralyalı müzisyenlerde bile, -kültür ve tarihleri paralel olduğu için- harika işler söz konusu.
bir de abd çok kozmopolit bir ülkeyken, ingilistere nereden baksan bir ada ülkesi. kendine has tonlarının olması daha bir öngörülebilir. ne bileyim abd black keys'i çıkarabilirken, iskoçya franz ferdinand'ı, ingiltere foals'u çıkarıyor. daha bir punk havası çok rahatlıkla sezilebiliyor. ve daha kapalı olduklarını anlayabiliyorsun bir şekilde. o yüzden bir grup kulağa iyi geldiğinde abd'li olunca şaşırabilyorsun. daha pop olmasını bekliyorsun çünkü yeni dünya'nın sound'unun.
ne diyelim, tanrı kraliçeyi korusun...
0