doğum günümü yalnız geçirmeye özellikle bir düşkünlüğüm yok.
tam aksine, eğlenceli geçenler insana daha çok yaşam enerjisi veriyor bence.
özellikle çocukluğumda hep çok güzel partiler yapardı annemler.
palyaçolar hediyeler mi getirmedi, barbie bebekli pastalar mı yapılmadı...
akla gelebilecek her şekilde kutlandı doğum günüm.
o yüzden bana hep eğlenceyi ve neşeli olması gereken bir günü çağrıştırır doğum günü.
35 yaşındayım, bugüne kadar sabahlara kadar eğlendiğim doğum günlerim de oldu, sabahlara kadar çalışarak geçirdiklerim de.
belli bir ritüelim ya da düzenim yok bu konuda ama yalnız geçirmek bence biraz morali aşağı çekebiliyor.
doğum günü kutlanması gereken bir şey çünkü.
çocukluğumdakiler dışında bugüne kadar en çok eğlendiğim doğum günüm, birinci ve en fazla ikinci dereceden yakın olduğum arkadaşlarımın olduğu kalabalık bir grupla asmalı'da yemek yedikten sonra sabaha kadar meyhane, nargileci, sahil falan dolaşıp eğlenip sabaha karşı bir arkadaşımın evine gidip kaldığımız doğum günümdü.
sabah yine hep birlikte kahvaltı yapmıştık.
grupta yeni tanışanlar olmasına rağmen gece boyu ve sabah tek bir kişi bile erken ayrılmadı, başladığımız kadroyla süreci tamamladık.
asmalı'da yemek yediğimiz yerde yan masadakiler doğum gününü duyunca kalan yarım şişe rakılarını bana hediye etmişlerdi, şişeyi hâlâ saklarım.
bir de, lisedeyken arkadaşlarımın harçlıklarını birleştirerek bana radyolu, çok güzel bir pikap aldıkları doğum günüm vardı.
kendilerince prodüksiyon yapmışlar.
annemle işbirliği yapıp benden gizli odama taşımışlar, paketlemişler falan.
ben eve gitmek isterken sürekli birileri oyaladı.
meğerse okulda neredeyse herkesin haberi varmış, bilerek lafa tutulmuşum.
ben de doğum günüm diye insanlar benle ilgileniyor sanmıştım, hiç uyanmadım o yüzden :)
sonra o kocaman paket açıldı, bütün gün boncuk strafor topladık odada.
ama çok eğlenmiştik, pikap da hâlâ çalışıyor.
0