türkiye böyle zaman zaman bir sektöre abanıyor, hurra eldeki kaynak oraya yığılıyor, olan diğer sektörlere oluyor.
örneğin 60'larda mühendislik revaçtaymış. 70'ler 80'lerde büyük inşaatlar, barajlar, günümüze kadar uzanan türk firmalarının inşaatta bölgede öne çıkması sonucu geldi. ancak bunun için eldeki değerli insan kaynağı tamamen buraya yönlendirildi, sermaye buraya gömüldü. sonra 90'lar gibi tıp iş garantisinden ötürü iyice moda oldu. son dönemde doktorlarımız bölgede belirli alanlarda önemli ölçüde öne çıktılar. ancak bu da yine değerli insan kaynağını tıp alanına aktararak yapıldı. günümüzde benzer bir süreç savunma sanayinde oluyor, on yıl önce de bu yazılımdı.
halbuki olması gereken, eldeki sınırlı değerli insan kaynağını tek bir alana yönlendirip bu alanları 20-30 yılda bir değiştirmek değil, genel olarak tüm insan kaynağımızı geliştirmek. ortalama vatandaşın bilgi ve beceri birikimini yükseltmek gerekiyor, bilgisi becerisi yüksek az sayıda kişiyi tek alana yönlendirmek değil. bu da eğitimi güçlendirmek, genel olarak vatandaşı "parayı kıracağı" işlere değil seveceği bir işe yönlendirmeyi mümkün kılmakla olur. bunun için de vatandaşın hayatta kalmak için harcadığı paranın - yani gıda, fatura, kira, ulaşım, giyim gibi giderlerinin - ülke çapında azaltılması lazım. vergilerin azaltılması lazım. gelirler arası uçurumun düzeltilmesi lazım. böylece vatandaş iş bakarken "parayı kıracağı" iş bakmaz (çünkü düzgün yaşamak için illa parayı kırmak lazım türkiyede) ama biraz seveceği iş bakar.
0