Kulüpler anlaşamadıkları oyuncu için ya sözleşmeyi feshetmek ya da bir bonservis bedeli belirlemek ve satış listesine koymak zorundaydı.
Diyelim Futbolcu 5 milyon istiyor.
Kulüp 1 milyon veriyor.
Anlaşamadıklar ve kulüp 6 milyon bonservis bedeli belirledi. Bu bedeli yönetim belirliyor. Daha az da olabilir çok da, sınır yok. Veren olursa adam da kabul ederse gidiyor. Ama diyelim ki veren olmadı ya da oldu ama oyuncu gitmek istemedi. O zaman kulüp belirlediği bonservis bedelinin 1/3'ü kadar maaşla oyuncuyla sözleşme imzalamak zorunda kalıyordu.
Buradaki kritik nokta şu. Madem 1 milyon verecektin niye 6 milyon bonservis belirledin? Öyle ya, oyuncu satılmazsa bu sefer mecbur (6/3) 2 milyon vereceksin. Kulüpler piyasası olan oyuncu için bazen bu riske girerdi.
Örnek istersen:
96-2000 İlk Fatih Terim döneminde Terim, Bülent Korkmaz'ı satış listesine koydurdu. Bülent GS'dan ayrılmak istemediği için hiçbir teklifi kabul etmedi. Kendisi için belirlenen bonservis bedelinin 1/3'ü bedelle yeni sözleşme imzaladı. İyi ki de inat etti. UEFA kupasındaki en büyük kozlarımızdan biriydi.
0