[]

moda'nın abartılmış bir balon olması

selamlar arkadaşlar, 31 yıllık istanbulluyum, son 3-4 senedir de Kadıköy'e arabayla 10 dk mesafede bi ilçedeyim, e-scooterla da 15 dk falan sürüyor.

tüm duyurularda bir moda övgüsü görüyorum da bu bölgenin neden yaşamak için bu kadar övüldüğünü anlayamıyorum. şöyle ki:

- evlerin geneli çok eski, sadece deprem riski değil yapısal problemli bitişik nizam binalar var
- inanılmaz bir otopark sorunu var
- özellikle haftasonları inanılmaz bir yaya kalabalığı oluyor, sokak aralarında içen sıçan bağıran bir sürü garip tip var
- yine haftasonları arabanızı dışarı çıkarmanız olanaksız, ayrıca sokak aralarındaki trafik aşırı gürültü yapıyor. millet son ses müzik açıp geziyor. alkollü araç kullanan çok.
- mekan olarak öyle kendine özgü diyebileceğimiz ilginç pek bir mekanı da yok
- sahili suriyeliler tarafından ele geçirilmiş durumda, sahil desen o da kullanılabilir durumda değil -bence-, çekirdek çitleyip yerlere atan, çimlerde yiyişen, sağda solda bira şişesi kıran tekin olmayan tipler var hep.

yani hem gezilecek görülecek pek bir şey yok, hem de ufacık bi bölge, bütün istanbulun buraya akmak istemesi bana çok ilginç geliyor. bazen Kadıköy'e gidiyorum metroyla falan, bakıyorum millet giyinmiş süslenmiş bi saat isparkta otopark sırası bekliyor. ya da 50 yıllık her tarafı dökülen bitişik nizam karanlık binaya 3 bin tl kira ödüyor insanlar falan. bi tek bana mı ilginç geliyor bu. havalı diye mi acaba diyeceğim bir havası da yok, mütevazi bir semt yani. neyse sizin yorumlarınızı merak ettim, bu huzursuz semtte neden yaşamak istiyorsunuz genel olarak?

 
yaklaşık 10 senedir moda'da oturuyorum. arabam olmadığı için arabayla ilgili yazdıklarını geçiyorum. ama bu zaten genel olarak istanbul'un bir sorunu olsa gerek.

moda'nın da sakin sokakları var, ben de onlardan birinde oturuyorum. özellikle korona öncesi haftasonları aşırı kalabalık oluyor evet, bu kadar herkesin gelmesini ben de tercih etmezdim.

sahil de aynı şekilde özellikle yazın haftasonları çok kalabalık oluyor etrafta bir sürü çöp oluyor doğrudur. ama sahil herhangi bir zümre tarafından ele geçirilmiş durumda değil ve tekinsiz tipler de olmuyor öyle. yani ben tek tük olaya denk gelmişimdir bu 10 sene içinde. gerçi haftasonları pek gitmiyorum o da var.

semt huzursuz değil ama kesinlikle benim için. özellikle haftaiçi çok daha güzel oluyor. şimdi korona zamanı da az insan olduğu için daha da güzel. 2 dk'da sahile inip yürüyüş yapıp dönebiliyorum. yaşayan insanları da iyidir genelde. ben memnunum ki kalıyorum 10 yıldır :)

edit: bu arada aşağıda yazıldığını görünce aklıma geldi moda sahili deyince benim aklıma doğrudan kalamış'ın karşısına düşen yer geliyor. rıhtımdan moda'ya kadar uzanan sahilde oradan daha farklı bir kitle var bence ve kadıköy'e farklı ilçelerden gelen çoğu kişinin hala kalamış tarafındaki sahilden haberi bile yoktur bence.
  • tepedeki psychedelic adam  (21.02.21 02:41:36 ~ 03:16:59) 
Bu saatte uyanık olmamın tek sebebi bütün akşam sahibinden’de kadıköy’de ev bakmış olmam :(
Bence insanların övdüğü kısımlar sizin saydığınız noktalar ile örtüşmüyor. Ben çok seviyorum şahsen. Şifa sokakta oturmak isterdim ama param oralara yetmiyor. Sokak var sokak var diyorum o yüzden...

  • irene  (21.02.21 02:49:10) 
Ev alma komsu al durumu. Daha gencken pek sallamazdim ama artik cok onemli oldugunu dusunuyorum. Suriyeliler Moda'nin sakin ara sokaklarinda degiller. Guvende olmak gibisi yok.

200 metre yurudukten sonra onlarca kafe, restoran, hayatin kendisi orada. Kadikoy, Turkiye'nin nadir en batili yerlerinden biri.
  • howfaristhesky  (21.02.21 03:00:39) 
Ben de Moda'ya 10 dakikalik bi mesafedeyim. Sahil konusunda kismen haklisin, Kadikoy tarafinda kalan bolumu biraz tekinsiz ama Kalamis'a bakan tarafinda gayet nezih tipler var gordugum bildigim kadariyla.

Merkeze cok yakin, Kadikoy'un yani basinda, agaci parki yesilligi bol, denizin dibinde, nispeten duzgun bi kitleye sahip, genel olarak kendine ait kulturu olan bi semt. Elbette sagdan soldan gelen apacisi var ama o kesim bebek'te de var, istanbul'da yasiyoruz tamamen izole olmasi cok zor. Ben seviyorum ya, guzel ara sokaklari var, evinden ciktinmi kadikoy 2 dk falan...
  • msb  (21.02.21 03:01:37) 
Son yıllarda farklılaşmış olabilir ama abartılmış balon demek fazla olur bence, huzursuz diye nitelemişsiniz ama Moda benim için huzurun temsiliydi, hala da sabahları Caddebostan civarı ile karşılaştırınca sakin ve huzurlu, kocaman ağaçlar, geniş pencereli evler, artık yeni binalarda hiç kalmamış olan balkonlar, bir yanda Tarihi Yarımada bir yanda Adalar manzarası ve pek çok kişinin belirttiği gibi nezih çevre, benim için Moda bunlardır.

Çok önce değil Gezi sırasında (7 sene olmuş, hiç de az sayılmaz aslında) herkesin Boğaziçi Köprüsü'ne akın ettiği akşam Moda'daydım, hiç kimseler yoktu etrafta, sessizdi, karanlıktı, çıt çıkmıyodu, kimsenin haberi olmadı mı acaba diye şaşırmıştım.

31 yıllık İstanbullu olmanıza rağmen bunu söylemenize şaşırdım, mesela ben yılların Modasını son 3,5 yılı ile değerlendiremem, yoksa sağdan solan yükselen müzik sesi, akın akın sahile giden insan kalabalığı, Ali Usta'nın önünde birikmiş sıra, leş gibi trafik ve korna sesleri benim de hoşuma gitmiyor.
  •   (21.02.21 10:27:53) 
2012 yılında moda'da ruşenağa sokağında bir yıl yaşamıştım, o zamanlar çok daha güzeldi ama şu an hala çok özel bir yer her şeye rağmen özellikle ist'da yaşayıp da sürekli ege hayali kuran seküler kesim için nimet, benim zamanımda komşuların çoğu sanatla ilgilenen insanlardı, biri oyuncu biri yazar biri ressam vb kültür düzeyi baya yüksekti ve kültür düzeyinin yüksekliği semtin de esas ruhunu oluşturan şeydi, insanlar sıcak ve kibarlar.

nasıl şu an herkes kıyıya, egeye özetle daha seküler insanların yaşadığı yerlere yerleşmek istiyorsa modanın da revaçta olma sebebi biraz da bu, insanlar özgürlük ve 'düzgün' insanlar arıyorlar.

şu an kurtuluş'ta yaşıyorum, her ne kadar deniz hemen yanıbaşımda olmasa da kurtuluş'ta da hafif bir moda havası alıyorum.
  • blue rebel motorcycle club  (21.02.21 12:19:06) 
bende bir süre yaşadım. sabah 7.30 - 8 gibi işe giderken bahariyeye kadar mesela yürüyerek yol bomboş olması gibi şeyler.sonra bahariyede bomboş tramvay yolunda yürümek güzel hissettiriyordu. haftasonları- sahilde oturduktan sonra arkadaşlarla 1-2 dakikada evde olmak da güzeldi.
ama mesela haftaiçi iş çıkışı 6-7 gibi geldiğimde kalabalık boğuyordu bazen kadıköyden yürümeye başlıyordum
beşiktaş da aynı hissettiriyor.
bu merkezlere sahillere uzak olmayan bir yerde oturmayı tercih ederim 10-15 dakika yürüyüşte. ben de ev bakıyorum.göztepeyi bile düşünüyorum bir yandan yeni evler var diye
  • ShadowOfMoon  (21.02.21 12:33:36) 
Merhaba.
Moda' da hiç ev tutmamış(ev sahibi demiyorum dikkat edersen, tutmamış diyorum zira Moda' da NŞA' da ev almak eşyanın tabiatına aykırıdır. ya çok zengin ya atadan kalmış olması lazım o evin ki genelde atadan dededen kalmıştır evler insanlara);
ama hayatının büyük kısmı(neredeyse yarısı) Küçükyalı- Kadıköy/Moda arasında geçmiş, öte yandan yakın arkadaş/dost/eski sevgili vb. gibi bir sürü insandan dolayı hatırı sayılır süre Moda' da zaman geçirmiş hatta yaşamış, orada çalışmış da birisi olarak yukarıdaki eski/yeni Modalılar gibi birkaç kelam edebilirim sanıyorum.
...
Öncelikle yazarın gözlemlediği olumsuz durumların hemen hepsi Moda' nın son 1-2 senesine ait.
Öncesinde ne bu kadar hafta sonu göçü vardı ne de sahillerine başka semtlerden öyle bir akın. Sahillerin durumunu ve rahatlık skalasını da bir kaç arkadaş hayli güzel belirtmiş.
Bununla birlikte ayrımcılık yapmak istemem ama maalesef gelenler(Suriyeli kitle, barzo/kezban çiftler ve dahi gündelik hayatta Moda' yı gömüp hafta sonu koşup gelen muhafazakar kesim vs.) bu alanların nitelikli/niteliksiz insan profilini ve kalabalığını da belirliyor doğrusu.
Ha, belirtmeliyim ki seküler kesimin kimi gençleri de son dönemde özellikle kalamış' a doğru olan tarafa akın edip, etrafındakilere dikkat etmeden sahili ve çimleri, hem bıraktıkları ile hem de abartılı müzikleri ile kirletmiyor değiller. Sanki iyice C.bostan gibi yapmaya çalışıyorlar -ki yaşadığım yere daha yakın olmasına rağmen zinhar C.bostan tercih eden birisi değilimdir- Hatta arada arkadaşlarım ile Küçükyalı sahili - Suadiye sahili arasına otağ kurmuş ve hayli keyif almışızdır.
Ezcümle, oluşan profil sosyolojik skalaya göre değişen bir durum maalesef.

Öte yandan, kalabalık hali vuku bulmadan önce dahi Moda' ya otomobil ile gitmişliğim sayılıdır, öyle zamanlarda bile örnekse sote yerlerim vardır hala bir park yeri bulunabilir ama gece orada kalınmadıysa başka yerden hafta sonu Kadıköy / Moda' ya araba ile girmek bi nevi intihardır. Kaldı ki bu sadece Moda' nın sorunu değil, şehrin tüm merkezi yerlerinin genel sorunudur takdir edersiniz.
İmkanınız varsa motosiklet ile Moda' ya gitmek çok avantajlı hatta keyiflidir.
...
Mekan konusuna gelecek olursak, üzgünüm ama "Moda' da kendine özgü bir yer yok" demek; Moda' ya pek değil neredeyse hiç gitmemiş birisinin düşüncesi olabilir ancak sevgili dostlar. Burada, son senelerde bir kaç kez o da herhalde hafta sonu yolu düşmek zorunda kalmış birisi izlenimi veriyor başlık sahibi günün sonunda, üzgünüm.

Müzik, meyhane, içki, yemek, bira, kokteyl, tatlı, vegan mutfağı, son senelerde de yabancı ülke mutfakları diğer tarafta; Süreyya operasına, salonlara, sahnelere yakın olmak bir başka tarafta dursun; bir sürü seçenek ve şahsına münhasır mekan bulunmaktadır Moda' da!
Bu kadar deneyimlemeden eleştiri, çıkarım yapmak da ne bileyim..

Son olarak koyu bir BJK taraftarı olup ve bu yüzden Beşiktaş' ı, o semti, köyiçi'ni hayli seven birisi olarak da Moda'yı, Koço' da demlenmeyi, sabah Papatya fırından sıcacık kruvasan almayı, oyun atölyesinde veya başka yerindeki salonda son anda izlenmeye karar verilen bir oyuna dakikalar kala yetişmeyi, mekandan çıkıp yakındaki evde after party ile devam etmeyi, suratsız çalışanları ile tek Büfe'yi, Korkmaz Büfe' de ayak üstü leziz döner yemeyi, motoru sahile çekerek çimenlerdeki dostların yanına gidip sabahlara kadar sohbet etmeyi, akşam üzeri Naan' da Edip Akbayram ile karşılaşıp selamlaşmayı, yürüyüşe çıkıp Barış abinin evinin önünden geçerek bir şarkısını mırıldanmayı, hatta muhalif Yoğurtçu parkı kürsülerini dahi özlüyor ve bu yüzden orada olmayı / yaşamayı seviyorum, genel olarak..
  • oldcosmos  (21.02.21 17:37:10) 
Kaotik ve paçoz denilebilecek insanların yoğun yaşadığı bir yer. Özellikle haftasonları bence kötü oluyor.

Evler dediğin gibi eski. Kiralar da pahalı olunca bir evde 3-4 kişi yaşayan çok var. Açıkçası üst katımda böyle birilerinin olmasını istemem. Sahili desen bağımlı ve varoş dolu.

Bence burası batılı falan değil. Ailesinden fonlanan ve kendini sanatçı falan sanan kişilerin mesken tuttuğu yer
  • mj23  (21.02.21 17:45:37) 
oldcosmos+1

ayrıca kimse değinmemiş ama modanın en önemli alameti farikası
1. "öteki kimliklere" saygılı şekilde yer açmasıdır.
siz bu duyuruyu muhtemelen genç/orta yaş beyaz erkek olarak açtınız.
kadın olmak, ermeni olmak, musevi olmak, kürt olmak istanbulun her yerinde ne yazıkki pek kolay değil. bakın daha gezilecek görülecek yerler, güzel mekanlar demiyorum bile.

2. toplu taşımanın olmamasıdır.

3. buna benzer bir yeri ; (kuzguncuk, sarıyer, zekeriyaköy, arnavutköy, galata ) bu şartları aynı anda sağlayacak ve bu kadar şehrin merkezinde olup maddi açıdan da bu kadar kolay olacak şekilde bulmak zor.

modayı körü körüne övenlerden değilim de 31 yılda istanbulun neresinde yaşadınız da bunları gözlemleyemediniz bilmiyorum yani, şaşırdım biraz.

yürüyüş yapacak park bahçe, deniz.. bisiklet, tenis, yürüyüş için serbest alanlar.. bu kadar çok tiyatro/konser sahnesi.. kendine özgü mekan yok derken tam ne kastettiniz bilmiyorum ama :/ yine de pek çok seçenek var. başka bir yerde benzer çeşitlilik yok benim bildiğim kadarıyla.

bu kadar merkezde yaşayan biri için araç sahibi olmamak bir problem yaratmıyor.

yukarıda da saydığım sebepden suriyelilere ve pek çok "other" kimliğe daha açık bir yer olduğu için sorun olmuyor sanırım onları görmek.

kira meselesi de her ne kadar şu an çoğu kişinin (ort. bir beyaz yakalının) verebileceği kiralar olduğu için sosyoekonomik seviyede bi standart var diyemesek de; insanlar böyle yerlere zaten kendilerine yakın gelir seviyesinde insanlarla komşuluk yapmak için bu kiraları verirler. bi kahveye 30 lira verilir mi tartışması gibi biraz. midpointte veya fine dining bi yerde kahve içmekle belki aynı kahveyi starbucksta içmek arasında fark olduğu gibi.

abartılmış bir balon değildir.
ist.da yaşanacak çok az yer kalmıştır.
az biledir.


*ayrıca mütavizi değil. mütavazı.
  • rewlack  (21.02.21 19:56:45 ~ 21:08:43) 
Moda'da Bahariye'de ve tabi ki Kadıköy'de eskiden güzeldi. Halk Eğitim merkezinin yan sokağı olan Halil Ethem sokakta Sauna apartmanında rahmetli babaannemin(bademin) rahmetli büyükbabamın aldığı evde büyüdüm ben bir 90 doğumlu olarak. 2009'da badem gidene kadar 19 yıl boyunca yuvamdı oralar benim. Kışları Modanın ara sokaklarında yalnız başıma gezip kar altında sakince sessizce yürümeye bayılırdım. Bahariye'de havuzlar vardı eskiden ne güzellerdi. Sonradan herkes gelmeye başladı bizim oralara birde utanmadan bizler buralıyız dediler. Zaten bademde gittikten sonra hiç umurumda olmadı oralar ama üzülüyorum hüzünleniyorum eski halini bildiğim için anılarım için izlerim var olduğu için. Birde ''bade'' seni çok özlüyorum...


  • zekicalik  (21.02.21 20:18:32) 
teşekkür ederim yorumlarınız için. çok ilginç, çoğunuzla aynı fikri paylaşmıyorum, etrafımda pek paylaşan da yok. gidenler de yaşayanlar da illallah ettiklerini söylüyorlar benim saydığım sebeplerden ötürü. belki hayattan beklentilerle alakalıdır, belli bi yaşı ve gelir grubunu gelince insanın sokakta edip akbayramla karşılaşmaktansa konfor beklentisi oluyor, bununla ilgili olabilir gibi geldi bana. bu arada beşiktaş için de birebir aynı şeyleri düşünüyorum mesela, etiler, akaretler gibi belli bölgeleri dışında yine kaotik, sıkışık, eski, gürültülü ve güvensiz bir bölge benim için. kaosu sevmekle alakalı olabileceğini düşünüyorum. zevk meselesi tabii.

yani atıyorum hafta içi 11'de dışarıda olabiliyorsanız zaten büyük ihtimalle aileden zengin falansınızdır, çalışmak zorunda değilsindir, o zaman modanın keyfini sürersin tabii, bomboş sahile inersin, kafana göre yaşarsın. ama 9-5 çalışan adam, işine gitmek için toplu taşımaya binse dert, binmese araba koyacak yer yok, arabasını sokağa koysa sıkışık tıkışık güvensiz yerler, binanın yalıtımı ısınması zor tadilatı bitmez, akşam evine gelir 2 dk kafa dinleyecek dışarıda bira içip nara atarlar falan. bana sanki bohem takılan aileden zengin tiplerin mekanıymış gibi geliyor daha çok, bu da güzel bir şey tabii kötü değil.

**tüm genellemeler gibi bu başlıktaki tüm genellemelerim de yanlıştır :)***
  • roket adam  (21.02.21 23:12:46) 
İlk kez geçen sene uğradığımda Paris Sendromu yaşamıştım. Bence beğenmememizin bir numaralı sebebi moda ve kadıköy övücüler diyorum.

Gittim etrafa bakıyorum: E burası mıydı?! O kadar övüldü?!? Bir şey mi kaçırıyorum acaba??

Şeklinde düşüncelerim olmuştu.


Güzel yerdir tabii, bir sorununu görememiştim. Bu bile ideal yaşamalık yer yapıyor ama o kadar abartılı övgüden sonra biraz hayal kırıklığı idi.
  • aguen  (22.02.21 12:07:57) 
ben de modada yaşıyorum, yıllar yılı değişiyor aynı taksim gibi, çok övülmeye başlayınca oranın övülmesine sebep olan insanlardan farkı gruplar gelip profili değiştiriyor. suriyelilerin geçen moda sokaklarında öğrenci kovaladıkları videoları görmüşsünüzdür malesef artık türkiyenin kaderi böyle.


  • nahtoderfahrung  (22.02.21 12:17:19 ~ 12:24:28) 
liseden beri moda'dayım. 15 seneyi geçti buraya taşınalı. istanbul'da başka bir semtte oturabileceğimi düşünmek bile istemiyorum. hala istanbul'dan taşınmadıysam moda'da oturduğum içindir.

bir yeri nasıl görmek istiyorsa öyle görüyor insan. ben bunca senedir (kurbağalıdere'nin koktuğu dönem ve fb stadında maçlar olduğu akşamlar hariç) hiç rahatsız olmadım moda'dan ve insanlardan. tam aksine her geçen gün daha yaşanabilir oluyor bence. burasının genel bir güzel enerjisi var. bu enerji insanlara geçiyor. buraya gelip magandalık yapamıyorsun, kedi köpek dövemiyorsun, millete zarar veremiyorsun. çünkü ayıplanıyorsun. medeni insanlar çoğunlukta ve birileri illa karşı çıkıyor, seni sindiriyor. bireyin rahatlığı ön planda burada. kimse huzur kaçıramıyor.

genellemelerine karşı çıkmak için yazayım; aileden zengin değilim. beyaz yaka çalışıyorum. akşam 6ya doğru işten eve geliyorum. hava güzelse hemen dışarı çıkıyorum. yürüyüş ya da moda sahil. akşam bir arkadaşım kadıköydeyim diyor, yürüyerek bara gidip yanına oturuyorum. zaten herkes kadıköye geliyor genelde. benim kalkıp bir yere gitmeme gerek kalmıyor sosyalleşmek için.

sessiz bir sokakta, 5 yıllık binada oturuyorum. kiram < 3000 TL. bir de ev arkadaşım var, dolayısıyla kiram < 1500 TL. yeni bina olduğu için ısı yalıtımı effsane, geçen ay 56 tl doğalgaz geldi. arabam yok, hiç olmadı. çünkü ihtiyacım yok. moda zaten çok merkezi bir yer. 7/24 toplu taşıma ile en tekinsiz saatte bile başıma bir şey gelmeden evime ulaşabiliyorum. toplu taşıma kullanmayı da seviyorum açıkçası. biraz insan görmek, hava almak, 10 dakika yürümek falan insanı canlandıran şeyler bence. illa lazım olursa taksiye bin, tatile çıkacaksan araba kirala. her türlü bir araba masrafı etmez.

moda'nın havalı bir mahalle olduğunu hiç düşünmüyorum. tam aksine çok mütevazı gerçekten de. süslenip kadıköye gelip isparkta sıra bekleyen ekibe yazık, öyle keyif alınmaz. rahat olmalılar. ama onlar da kadıköylü değil zaten. başka semtte yaşayıp kadıköye gelmek de zahmetli genel olarak. yolda trafik oluyor. sonra, insanlar kırk yılda bir kadıköye çıkıyorsa özenmek, güzel giyinmek istiyor. arabayla rahat gelmek istiyor. onlar da haklı kendince. ama bu yüzden burada ya da yakınlarda yaşaması ve rahat gelip gidilebilmesi asıl keyifli olan.

en çok sosyal yönünü seviyorum ben buranın. mahalleden tanıştığım arkadaşlarım var. sırf mekanlarda sık karşılaştığımız için tanıştığımız ve kopmadığımız. apartmanda komşuluk ilişkilerimiz çok iyi. tatile gidiyorum, kedilerim komşulara emanet. anahtar bırakıyorum gelip bakıyorlar. "akşam balık yaptım, gel" diye arayan komşum var. çevredeki esnafların neredeyse hepsiyle tanışıyoruz. bakkalın kızı oldu, geçenlerde hediye götürdüm. pastaneden bir şeyler alsam pastaneci tadımlık bir şeyler ikram ediyor. manav illa birkaç erik, çilek, kiraz bir şeyler atıyor poşete. yerel ürünleri satın alabileceğim kooperatifler var. migros vb yerlerden çook nadir alışveriş yapıyorum artık.

neredeyse her gün yürüyüşe çıkıyorum. günbatımları moda ve kalamış sahilden çok güzel izleniyor. evden çıktığım gibi yürüyebileceğim sakin ve ağaçlı sokakları olmasını seviyorum buranın. caddelerden, arabaların ve insanların gürültüsü içinden yürümek zorunda değilsin. neredeyse bütün sokakları denize çıkıyor. her sokak ayır bir manzara. sadece moda da değil, 10 dakika yürüyorsun boğa'dan aşağı, yeldeğirmeni sokakları da böyle. yürürken kafanı kaldırıp binaları izlediğinde şahane köşkler, eski evler, kiliseler görüyorsun. eskiden çok dikkat etmezdim ama son zamanlarda pandeminin de etkisiyle sokaklar bomboş, etrafıma bakına bakına yolun ortasından yürüyorum ve sokakların güzelliğine dalıyorum.

taksim'in "in", kadıköy'ün ise hafiften "out" olduğu zamanlarını da yaşadım burada. yaşlı nüfusu bol, cafeleri daha azdı. yoktu hatta. barlar vardı bir tek. dutluktu bir de buralar :P çok daha sakindi tabi o zamanlar. ama şimdiki halinden de hiç şikayetçi değilim. kalabalıklaştı evet tek eksisi bu, ama iyi yanları da var bu halinin. sahiller çok güzelleşti. eskiden (10 küsür sene önce) moda sahili diye bir yer yoktu. kimse gitmezdi. it kopuk dolu, düzensiz, tekinsiz bir yerdi. geçen seneye kadar kurbağalıderenin kıyısında yürünmüyordu, yol yoktu. şimdi öyle güzel yaptılar ki amsterdam kanalları gibi oldu. canım ibb.

haftasonları yer gök insan oluyor. evet ama gelenler hep kaliteli, modern, en azından laftan anlayan insanlar. kimse moda sahilde mangal yakmaya kalkmıyor, kimse alkol içenlere laf etmiyor, kimse bikiniyle güneşlendin diye yan gözle bakmıyor, kimse "çekirdeğinin kabuğunu yere atma" dedin diye bunu egosuna hakaret olarak algılayıp kavga çıkarmıyor, seni dövmüyor, gidip çöpe atıyor. çünkü yapamaz. burada yemez :) bu rahatlık güzel. kaldı ki, haftaiçi kadıköy'ün yerlisi insanlarla buraların tadını çıkarıyoruz. haftasonu da bu güzellikler haftaiçi gelemeyen isanbul'lulara kalsın.
  • istanbul kanatlarimin altinda  (22.02.21 16:40:36 ~ 16:44:18) 
@istanbul kanatlarimin altinda,

Çok güzel anlatmışsın, +1 diyorum.
  • msb  (22.02.21 19:51:20) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.