[]

Anksiyete bozukluğu psikolojik mi nörolojik mi?

Nörolojiyi doğru kullandığımdan emin değilim. Demeye çalıştığım beyin veya vücut kimyasındaki bir arızadan mı kaynaklanıyor bu nane? Yoksa psikolojik olup bizim beynimizi yönlendirmemizle birtakım kimyasal hormonlarım salınımıyla mı ortaya çıkıyor belirtileri?

Mesela aileme bir şey olacak korkusu, eğitimini aldığım mesleği 2 senedir benden kaynaklanmayan sebeplerle yapamamam, bilimsel bir şey okuduğumda gelen “Ben de alanımda böyle yazabilirdim” hayıflanması falan bunlar bende çarpıntı, göğüs sıkışması, iyi hissetmeme hâli yapıyor. Peki bana böyle hissettiren fiziksel bir bozukluk mu, vücut kimyasının anlık değişimi mi yoksa tamamen kendini şartlayıp kendine öyle hissetme emri verme falan mı?

Bu mereti nasıl yeneceğim? Sanki son zamanlarda panik atağa çevirdi. Ölümden zerre korkmadığım hâlde kalbim sıkışır gibi oluyor ve aklıma ölüm geliyor. Üstüne de çok gidiyorum bu meselenin. Kafeini tamamen bıraktım mesela. Balık yağı ve magnezyum ve b12 takviyeleri alıyorum ara ara. Aslında üstüne gitmeyip böyle bir problemim yokmuş gibi mi davranmalıyım? Özetle ben ne yapmalıyım iyi hissetmek için? İyi hissetmek kitabını okuyamadım. Çünkü anksiyete kelimesi bile anksiyete yapıyor.

 
imkanınız varsa direk uzman yardımı alın.

onun dışında meditasyon gibi şeyler denenebilir.
  • fezagezgini_4  (16.09.20 23:25:51) 
Dahili bir organdaki bozukluk veya vitamun eksikliğide psikolojik rahatsızlıklara sebep olabilir, insülin direncide, tiroidle ilgili rahatsızlıklarda olabilir veya beyin tümörü gibi nörolojik rahatsızlıklarda. İşin kötüsü psikiyatri sadece sonuca odaklanıyor sebep çözülmediği sürece ömür boyu psikiyatri ilaçlarına maruz kalabilirsiniz.


  • acebi  (17.09.20 00:05:15) 
uzun yıllar anksiyeteden çekmiş birisi olarak bayağı bir araştırma yapmıştım.

okuduğum akademik bir makalede böbreklerle ilgili olduğu/olabileceği yazıyordu. üzerinden yıllar geçtiği için kaynağı bulabilir miyim bilmiyorum fakat detaylı olarak araştırdığımda benim durumuma net olarak uyuyordu ki ilaç kullanıyordum o sıralarda ve doktoruma gidip durumu açıkladığımda (nörolog) epilepsi için kullandığım ilacın böbrekten süzüldüğü için böyle etkileri olabileceğini, dilersem ilacımı değiştirebileceğini söyledi. tereddütsüz kabul ettim. değiştirdiğim ilaç böbrekten süzülmüyordu. değişim sürecinde anksiyetemin yanı sıra panik atak nöbetleri de geçiriyordum. olağan bir durummuş bu. fakat bir süre sonra anksiyetemi çok büyük oranda kırmıştım. ekmek almaya dahi gidemeyen bir insanken, baya çevresindekiler arasında parlayan, popüler birisi olmuştum. elbette aniden olmadı bu fakat %60'ı 1-2 ay içerisinde düzelmişti.

uzun yıllardan bu yana çok ama çok zor durumda kalmadıkça ilaç kullanmamaya dikkat ediyorum. ilaç kullanmıyor olsam da zaman zaman anksiyete nöbetleri olabiliyor. örneğin her şey belirli bir düzende ilerlerken, ortada psikolojik olarak tetikleyici bir faktör bulunmuyorken de gerçekleşebiliyor. bir örneğini dün yaşadım. dün yetersiz uyku ile geçirmek zorunda kaldım günümü. hareketsizliği de ekleyince anksiyetem tetiklendi tekrardan. bu şekilde nadir de olsa zaman zaman anksiyete nöbetleri geçirebiliyorum.

ayrıca aileye bir şey olacak korkusu anksiyeteden ziyade panik atakla ilgili sanırım. o aradaki farkı iyice gözlemleyip öğrenmekte fayda var. çünkü ilaç değişim sürecinde anksiyeteden fazlasını yaşıyordum, tıpkı bahsettiğiniz gibi ailenin başına bir şey gelecek korkusu, ölüm korkusu gibi hisler bunaltıyordu. bunun panik atak olduğunu öğrenmiştim. anksiyeteden farklıydı baya.

bir de bir makalede anksiyetenin kibirle ilgili olduğunu da okumuştum. insanın kibrini büyüttükçe sürekli dışarıdan kendisini incelediğini, örneğin bir ortamda genellikle insanların kendisi hakkında ne düşündüğüne sosyalleşmekten daha fazla kafa yorduğunu, ve bunu artık bir huy haline getirip sürekli kendisini gördüğü konum ve insanların onu gördüğünü düşündüğü konum arasında bir çatışmadan ve sonucu olarak anksiyeteden bahsediyordu. detaylarını hatırlayamasam da genel olarak böyleydi ki bu da tam olarak benim o dönemki durumuma uyuyordu.

hem fizyolojik hem de psikolojik faktörlerin her ikisi de geçerliydi benim için diyebilirim. en azından benim durumumda aralarında bağlantı vardı.
  • kahverengi mont  (17.09.20 00:48:01) 
Merhaba, kişiden kişiye degisiyor psikolojik mi nörolojik mi oldugi ancak anksiyete ataklarına iyi gelen bir kaç yöntem var.
-meditasyon: beyindeki etki tepki kosullanmalarini değiştiriyor.

-sağlıklı beslenmek

-spor ozellikle koşu yardımcı oluyor.

Bir de atak anında duyularımızı yoklamak da o anı kolay atlamayı sağlıyor.

-ne görüyorum:etrafinda 3 nesne say vs gibi.

Bir de daha kalıcı çözüm için terapi şart.

Bende en çok terapistimin ne hissediyorsun sorusu işe yaradı. Atak geldiğinde o nada ne hissediyorum duygumu nesnellestirmeye çalışıyorum.

Gecmis olsun
  • puhununbet sesi  (17.09.20 19:01:20) 
Tavsiyelerim

-Bilişsel davranışçı terapi desteği almak
-İyi Hissetmek ve Acar Baltaş, Stres ve Baş Etme Yolları kitabı
-İnternetten bulunabilecek Düşünce kayıt formları (terapistin desteğiyle hergün doldurmak)
-Beyhan Budak videoları izlemek (Kaygı, endişe, anksiyete hakkındaki videolar)
-Düzenli yürüyüş
-Kahve, çay, kolayı hayattan çıkarmak
-Uyku saatlerini düzenlemel
-Stres veren kişi, durumları tespit edip, gerekirse uzak kalmak
-Rahatlatan faaliyetleri düzenli olarak yapmak (yürüyüş, sıcak duş, kitap okumak)
  • psmstc  (17.09.20 19:16:49) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.