açılın ben geldim.
benim rahmetli ile benim de benzer ilişkimiz vardı. sanki kendi hayatımı okudum. kızkardeşimin düğün gecesi içki içmeyi bırakmak istediğini söyledi ve ertesi gün istanbula amateme yatırdık. 3 gün kaldı, kendi iradesi ile bırakmak istediğinden serbest bırakmışlar. 9 ay içmedi. bu arada kendisinin lakabı "şarapçı", bizim burada herkes onu öyle bilir. neyse 9 ay sonra bir gün arabayla önümden geçti. arkasından baktım, ensesi kızarıktı, hemen aradım, dedim sen içtin mi? sana ne filan dedi, bi süre konuştuk konuşmadık neyse, bu komşusu ile kavga etti ve ceza aldı, ceza evine girdi. ceza evinde bunu kolonyaya alıştırmışlar. çıktıktan bi kaç ay sonra hastalandı, karnım ağrıyor demeye başladı, tabi doktor moktor, aynı şekilde doktor içmeye devam edersen kesin ölürsün dedi, ben ölene kadar içkiyi bırakmam dedi. o zaman ben de dedim, bana bak, içmeye devam edeceksen, ölümü tercih ediyorsan bana gelip ben hastayım, oram buram ağrıyor deyip hastaneye götür deme. bunun için ne harcayacak param var, ne de vaktim. velhasılı, zaten bi kaç aya kalmadan yatağa bağımlı hale geldi, sonrasında da öldü. cezaevinden çıkması ile ölmesi arasında 6 ay ya vardır, ya yoktur. üzüldüm mü, hayır, erken gitti, ama onun tercihi çocukları değil, alkoldü. kendi yaptı, kendi etti.
0