yazmayacaktım dayanamadım. bahsi geçen veteriner tam olarak sorunun kaynaklarından birine örnek. sokaklardaki "bütün köpekleri" "sürekli" alıp oradan oraya koyacak bir sistem, o hayvanların atıldıkları her yerde başka bir yerde toplanmalarını önleyecek kadar yemek, su olmadığını adı gibi biliyor. bir hayvanın yerinden uzaklaştırıldığında, başka bölgedeki gruplarla başına gelecekleri çok iyi biliyor. bir hayvanı gözetim alması istendiğinde gerekmediğini düşündüğü halde (gerektiğini düşünüyorsa o daha da büyük rezalet ama kendisi de biliyor kuduz hastalığının seyrini, o bölgedeki düzenli bakılan hayvanların böyle bir risk taşımadığını) sorumluluktan sıyrılmak için bahane uyduruyor. bahane de "beni taşlarlar." sürekli korku yayıyor. korkunun bir insanda kaçma mekanizmasını tetikleyip köpek tarafından kovalanma ihtimalini arttırdığını bile umursamıyor.
bağlı bulunduğu belediye hayvanlar konusunda eğitim verse, gönüllülerle mahallelerde insanları bilinçlendirse belki birçok kişi korkusunu yenecek. ama elini taşın altına koyması gereken hiçbir yerde yok. yasal görevi olan "kısırlaştırma"da bile yok. sorsan ona da bahane bulur, "beni taşlarlar" falan herhalde. oysa o hayvanlarla biraz ilgilenen herkesin istediği şeydir, köpeklerin kısırlaşmaları, insanların kaçmamaları, yok yere saldırganlık göstermemeleri.
neyse bu konu çok uzar gider. ama en yetkili kişilerin bile sorumluluk almadığı, bu hayvanlar üstünden ceplerine girene baktıkları, insanların iki adım sonrasını düşünmeden sadece kendi kafalarını rahat ettirecek "çözümler" bulduğu yerde bu sorun çözülmez.
0