Öncelikle kilitlenmeye müsait bir sistem varsa ortada bu vatandaşın değil devletin sorunu olmalı. Bunu devlet çözmeli yani, ben hakkımın gasp edildiğini düşündüğüm noktada "acaba sistem mi kilitlenir" diye başvuru yapmaktan imtina etmeyi düşünmemeliyim. Sistem 3 değil 13 savcı çalıştırmalı, hâkimleri evrak memuru gibi değil filozof gibi yetiştirmeli. Sistem vatandaşın sırtına binip kırbacı vuruyorsa niye vatandaşa suç bulalım burada?
Rona Serozan hocanın bu konuyla ilgili şöyle güzel bir cümlesi var: Hakkı dava yoluyla elde etme şansı çoğu zaman kağıt üzerinde kalır; yargı yolu herkese açıktır ama bu açıklık beş yıldızlı lüks otellerin halka açıklığı gibidir.
Ben açıkçası dava açmanın ve yargılama giderlerinin ucuz olduğunu düşünmüyorum. Ota çöpe harç, avans, masraf vb alınıyor yargılamanın başından sonuna kadar. Bütçe ayır bir şey yap o parayı vatandaşın cebinden alma. Vatandaştan alınmayan para çoğunlukla avukattan alınıyor uygulamada mevzuata aykırı şekilde. Adalete erişim devlet eliyle engelleniyor (veya finansal olarak tamamen avukatın sırtına yükletilmek isteniyor olabilir; bu da zengin avukat fakir avukat arasındaki uçurumun daha çok açılmasına sebep olup ekonomik ve sosyal sonuçlarını fiili olarak ciddi şekilde gösterir; fakir avukat yargılama giderini karşılayamazsa davasını yürütemez, zengin avukatlar hızlıca tekelleşir) oysaki adaletin tesisi zaten devletin pozitif yükümlülüğü. Başvurucu yargılama giderlerini ve masrafları karşılayamayacak güçlükte olsa da bunu devlet olarak sağlamak gerekiyor. Parası olmayan hakkını savunmasın gibi yerleşik bir mantık var ne yazık ki.
Adli Yardım buna bir istisna kabul edilebilir belki ama orada da avukatla ücretsiz temsili sağlayan kurum Baro; ayrıca yargılama giderlerinden muaf olmak için yargılama esnasında talepte bulunmak gerekiyor. Taleple bağlılık ilkesiyle açıklanabilir bu belki ancak yargılamaya zaten giderlerden muaf bir şekilde başlanması makul olan diye düşünüyorum zira zaten başlangıçta fakirlik belgesi alınıyor öyle başvuru yapılıyor.
0