[]

bu duyuruda ufak bir sorunu çözüyoruz [capsli]
gülşen abilere, güzin ablalara selam olsun,
şimdi, ben askerden birkaç ay önce gelmiş, işinde gücünde, 28 yaşında bir er kişiyim. düzgün okullarda okudum, iyi sayılabilecek bir işte çalışıyorum. kazanç falan da fena değil. damat adayında aranan özelliklerin bu kısmı tamam yani.
kimseye saygıda kusur etmem, sakin, kibar, mesafeli davranırım. haliyle, aile büyükleri beni görünce "şu çocuğun mürüvvetini bi görseydik" diye hezeyana kapılıyor. sürekli birilerine yakıştırıyorlar falan. hatta daha geçen haftasonu, babamın otuz yıllık bir arkadaşı, beni de doğduğumdan beri tanır, "şu kızla evlensene evladım, bak boyu boyuna uygun, meslekleriniz de aynı. ben çok yakıştırıyorum sizi" diye yarım saat bana birisini övdü. oyuncu kadromuz kısıtlı olduğu için, bahsettiği kız hikayenin ilerleyen bölümlerinde farklı bir rolde bir kez daha karşımıza çıkacak. adı "y" olsun.
annem emekli öğretmen, babam mühendis. okumuş insanlar yani. öyle koyu muhafazakar bir ortamımız yok. ilişkilerimizde de, normalde, arkadaş gibiyizdir.
neyse, konumuza yaklaşalım. ben, eli yüzü düzgün, insan ilişkilerinde genelde başarılı, kendince ilgi alanları ve geniş sayılabilecek bir çevresi olan dertli bir kardeşinizim. sıkıntı, artık "çıkmak" mı dersiniz, "ilişki" mi ya da "sevgili olmak" mı dersiniz, işte o konularda biraz pasif olmam. seçicilik maalesef en üst seviyede. "hatun kişiye yazma" denen şeyi saçma, komik hatta aşağılayıcı buluyorum. karşı taraftan bir "yazma" hamlesi gelince, topuklarım kıçıma vururcasına kaçma eğilimim var bir de. durum kötü yani. ama konumuz bu değil.
bir detay daha vereyim şu anki ruh halimle ilgili. bir - bir buçuk yıl kadar önce arkadaş ortamından bir hatunla hafif bir yakınlaşma yaşamıştık ("y" demiştim hani). neyse, bir kaç ay buluştuk falan, ben bu süreçte hislerimden pek emin olamadığımdan arkadaşlığımızda bir ilerleme kaydedemedik. zaman geçti; şu oldu, bu oldu derken, ben bir baktım bu kişi bugün bile hala kafamda fazlasıyla yer işgal ediyor ama artık her şey için artık bayağı geç. bu konuyu da böyle kapattık. ama bunu neden anlatma gereği duydum, bir insanı bir kez görüp "aa, ne kadar hoş kız, ne güzel giyinmiş" falan deyip, tanıştıktan iki gün sonra içinde "aşk, yandım, ölüyorum" kelimelerini barındıran cümleler kurabilenlerden değilim, telesekretere konuşamayanlardanım, bu kafadaki insanlara da hayret ediyorum aslında. bilmiyorum, belki bazı şeyleri kafamda fazla büyütüp ciddiye alıyorumdur.
eveet, geldik asıl sıkıntıya. anneler gününün yaklaştığı şu yazdan çalınmış bahar günlerinde, annem, (evet, genlerimin yarısını veren öz annem) sanki beni tanımıyormuş gibi, tutmuş bir tanıdığının kızıyla buluşma ayarlamış. neymiş efendim, gidip tanışsam ne kaybedermişim, kız görüşmeyi kabul etmiş ben nasıl kabul etmezmişim falan filan. dün kızın teyzesiyle görüşmüş, kız "tabi teyze, seni mi kıracağım" demiş. istanbul'a gidip tanışacakmışım. hey allahım. bu haftasonu gidelim diye ısrar etti biraz, işi bahane ettim. önümüzdeki haftasonu için bastırıyor şimdi de. en son annem "gideceksin!" diyordu, ben "gitmem!" diyordum. böyle beş yaşındaki çocuklar gibi.
bu olay ilk değil, okulu bitirmeme yakın yine benzer şeyler olmuştu. o zaman bu kadar ısrarcı değillerdi. çok fazla üstelemediler. bu sefer daha ciddiler. bunu atlatırsam, bir sonraki sefer çok daha ciddi olacaklar.
asker öncesi planım, askerden döner dönmez ayrı eve çıkmaktı. aslında bunu okul bitip "düzgün" işe girdiğimde yapmayı düşünmüştüm ama o zaman ev arkadaşı olmadan gerçekleştiremeyecektim ve ben özellikle tek başıma yaşamak istediğim için askerlik dönüşünü beklemiştim. dönünce, annemlerin şehir dışında müstakil evde yaşama hayallerini gerçekleştirebilmeleri için maddi desteğe ihtiyaçları olduğunu gördüm ve ayrı eve çıkıp her ay kira gibi ekstra giderlere para verme bencilliğini yapmayayım diye düşündüm. hatta şu şekilde anlaştık, ben üç yıl boyunca ödeyeceğim yüklüce bir kredi çekeceğim. bu parayla yazın inşaata başlanacak. (karşılığında araba benim oluyor). bu evlendirme meraklarını dizginlemek için ayrı eve çıkayım, araya biraz mesafe girsin dersem, aynı zamanda onların ev hayalini sabote etmiş oluyorum. bunu istemiyorum.
aklıma, bir süreliğine yurtdışında çalışmak geliyor. şimdiki şirketimden 5-6 aylığına yurtdışına göndermelerini isteyebilirim. olmazsa iş değiştirerek de buralardan uzaklaşabilirim ama çalıştığım şirketi bir süre daha değiştirmeme niyetindeyim.
evlilik denen şeye pek inanmıyorum. bunu da iyi kötü biliyorlar ama kabullenmiyorlar. ailemin beni evlendiresi var. nasıl uzun süreli bir çözüm bulacağım ben?
bu arada, etliye sütlüye karışmayan, kendi halinde duyuruda ve sözlükte takılan bir yazarım. çok matah bir şey olmasa da bu duyuru için nick'imi gizledim. cevap olarak "özet geç piç" ya da "montla sıç" yazanların entry'lerini kötülerim ona göre :)
şimdi, ben askerden birkaç ay önce gelmiş, işinde gücünde, 28 yaşında bir er kişiyim. düzgün okullarda okudum, iyi sayılabilecek bir işte çalışıyorum. kazanç falan da fena değil. damat adayında aranan özelliklerin bu kısmı tamam yani.
kimseye saygıda kusur etmem, sakin, kibar, mesafeli davranırım. haliyle, aile büyükleri beni görünce "şu çocuğun mürüvvetini bi görseydik" diye hezeyana kapılıyor. sürekli birilerine yakıştırıyorlar falan. hatta daha geçen haftasonu, babamın otuz yıllık bir arkadaşı, beni de doğduğumdan beri tanır, "şu kızla evlensene evladım, bak boyu boyuna uygun, meslekleriniz de aynı. ben çok yakıştırıyorum sizi" diye yarım saat bana birisini övdü. oyuncu kadromuz kısıtlı olduğu için, bahsettiği kız hikayenin ilerleyen bölümlerinde farklı bir rolde bir kez daha karşımıza çıkacak. adı "y" olsun.
annem emekli öğretmen, babam mühendis. okumuş insanlar yani. öyle koyu muhafazakar bir ortamımız yok. ilişkilerimizde de, normalde, arkadaş gibiyizdir.
neyse, konumuza yaklaşalım. ben, eli yüzü düzgün, insan ilişkilerinde genelde başarılı, kendince ilgi alanları ve geniş sayılabilecek bir çevresi olan dertli bir kardeşinizim. sıkıntı, artık "çıkmak" mı dersiniz, "ilişki" mi ya da "sevgili olmak" mı dersiniz, işte o konularda biraz pasif olmam. seçicilik maalesef en üst seviyede. "hatun kişiye yazma" denen şeyi saçma, komik hatta aşağılayıcı buluyorum. karşı taraftan bir "yazma" hamlesi gelince, topuklarım kıçıma vururcasına kaçma eğilimim var bir de. durum kötü yani. ama konumuz bu değil.
bir detay daha vereyim şu anki ruh halimle ilgili. bir - bir buçuk yıl kadar önce arkadaş ortamından bir hatunla hafif bir yakınlaşma yaşamıştık ("y" demiştim hani). neyse, bir kaç ay buluştuk falan, ben bu süreçte hislerimden pek emin olamadığımdan arkadaşlığımızda bir ilerleme kaydedemedik. zaman geçti; şu oldu, bu oldu derken, ben bir baktım bu kişi bugün bile hala kafamda fazlasıyla yer işgal ediyor ama artık her şey için artık bayağı geç. bu konuyu da böyle kapattık. ama bunu neden anlatma gereği duydum, bir insanı bir kez görüp "aa, ne kadar hoş kız, ne güzel giyinmiş" falan deyip, tanıştıktan iki gün sonra içinde "aşk, yandım, ölüyorum" kelimelerini barındıran cümleler kurabilenlerden değilim, telesekretere konuşamayanlardanım, bu kafadaki insanlara da hayret ediyorum aslında. bilmiyorum, belki bazı şeyleri kafamda fazla büyütüp ciddiye alıyorumdur.
eveet, geldik asıl sıkıntıya. anneler gününün yaklaştığı şu yazdan çalınmış bahar günlerinde, annem, (evet, genlerimin yarısını veren öz annem) sanki beni tanımıyormuş gibi, tutmuş bir tanıdığının kızıyla buluşma ayarlamış. neymiş efendim, gidip tanışsam ne kaybedermişim, kız görüşmeyi kabul etmiş ben nasıl kabul etmezmişim falan filan. dün kızın teyzesiyle görüşmüş, kız "tabi teyze, seni mi kıracağım" demiş. istanbul'a gidip tanışacakmışım. hey allahım. bu haftasonu gidelim diye ısrar etti biraz, işi bahane ettim. önümüzdeki haftasonu için bastırıyor şimdi de. en son annem "gideceksin!" diyordu, ben "gitmem!" diyordum. böyle beş yaşındaki çocuklar gibi.
bu olay ilk değil, okulu bitirmeme yakın yine benzer şeyler olmuştu. o zaman bu kadar ısrarcı değillerdi. çok fazla üstelemediler. bu sefer daha ciddiler. bunu atlatırsam, bir sonraki sefer çok daha ciddi olacaklar.
asker öncesi planım, askerden döner dönmez ayrı eve çıkmaktı. aslında bunu okul bitip "düzgün" işe girdiğimde yapmayı düşünmüştüm ama o zaman ev arkadaşı olmadan gerçekleştiremeyecektim ve ben özellikle tek başıma yaşamak istediğim için askerlik dönüşünü beklemiştim. dönünce, annemlerin şehir dışında müstakil evde yaşama hayallerini gerçekleştirebilmeleri için maddi desteğe ihtiyaçları olduğunu gördüm ve ayrı eve çıkıp her ay kira gibi ekstra giderlere para verme bencilliğini yapmayayım diye düşündüm. hatta şu şekilde anlaştık, ben üç yıl boyunca ödeyeceğim yüklüce bir kredi çekeceğim. bu parayla yazın inşaata başlanacak. (karşılığında araba benim oluyor). bu evlendirme meraklarını dizginlemek için ayrı eve çıkayım, araya biraz mesafe girsin dersem, aynı zamanda onların ev hayalini sabote etmiş oluyorum. bunu istemiyorum.
aklıma, bir süreliğine yurtdışında çalışmak geliyor. şimdiki şirketimden 5-6 aylığına yurtdışına göndermelerini isteyebilirim. olmazsa iş değiştirerek de buralardan uzaklaşabilirim ama çalıştığım şirketi bir süre daha değiştirmeme niyetindeyim.
evlilik denen şeye pek inanmıyorum. bunu da iyi kötü biliyorlar ama kabullenmiyorlar. ailemin beni evlendiresi var. nasıl uzun süreli bir çözüm bulacağım ben?
bu arada, etliye sütlüye karışmayan, kendi halinde duyuruda ve sözlükte takılan bir yazarım. çok matah bir şey olmasa da bu duyuru için nick'imi gizledim. cevap olarak "özet geç piç" ya da "montla sıç" yazanların entry'lerini kötülerim ona göre :)

Eheh eşekten düşmüş karpuza çevirecek birisiyle karşılaşmaman şans mı şanssızlık mı bilemedim şimdi.
Kızlarla tanış, bakarsın muhabbeti saracak birisi çıkar, denemeden ve girişimde bulunmadan nasıl anlayacaksın. sana git nikahına al hemen demiyorlar. Hem ailenin gönlü olur hem sen farklı bir gün geçirmiş olursun.
Hatun kişiye yazmak var yazmak var. Öküzce de yapılır, gururunu okşayarak edeplice de yapılır. Sana yazan birisi olduğunda kaçma sebebin ne ? Hatun beğeni limitlerin dahilinde değilse tamam eyvallah da eğer sebepsiz bir kaçma isteği duyuyorsan yardım al bence.
Bir kız arkadaş edin diyeceğim, bu sefer kız arkadaşını gelinleri belleyip kızı korkutur ailen, "ne zaman evleneceksiniz" diye baskı yaparlar bir süre sonra, geçici olarak kurtarır seni ama.
Bir insan evlenmeyi istemez çünkü alayına gider yapıyordur. Sen hem kadınlardan kaçıyorsun hem evlilikten kaçıyorsun. Bir terslik var bu işte.
adım samuel 25 yaşım diyorum sadece, bir izle...entrylerimi de kötüleme ahalkjasdf :))
Kızlarla tanış, bakarsın muhabbeti saracak birisi çıkar, denemeden ve girişimde bulunmadan nasıl anlayacaksın. sana git nikahına al hemen demiyorlar. Hem ailenin gönlü olur hem sen farklı bir gün geçirmiş olursun.
Hatun kişiye yazmak var yazmak var. Öküzce de yapılır, gururunu okşayarak edeplice de yapılır. Sana yazan birisi olduğunda kaçma sebebin ne ? Hatun beğeni limitlerin dahilinde değilse tamam eyvallah da eğer sebepsiz bir kaçma isteği duyuyorsan yardım al bence.
Bir kız arkadaş edin diyeceğim, bu sefer kız arkadaşını gelinleri belleyip kızı korkutur ailen, "ne zaman evleneceksiniz" diye baskı yaparlar bir süre sonra, geçici olarak kurtarır seni ama.
Bir insan evlenmeyi istemez çünkü alayına gider yapıyordur. Sen hem kadınlardan kaçıyorsun hem evlilikten kaçıyorsun. Bir terslik var bu işte.
adım samuel 25 yaşım diyorum sadece, bir izle...entrylerimi de kötüleme ahalkjasdf :))
- kimlanbu
(04.05.10 15:26:45)

burada cok guzel anlatmissiniz belki ailenize de bu sekilde anlatsaniz ve birisiyle evlenme gibi bir fikrin size gore olmadigini en azinsa simdilik hayatinizi bu sekilde degistirmenin dogru olmadigini soyleseniz belki biraz daha az israrci davranirlar.
- mulayim ters
(04.05.10 15:29:22)

1. yelloz bi arkadaşını "evlenmek istediğim kadın" diyerekten ananın babanın elini öptürtmeye getir. kızı da tembihle olabildiği kadar large olsun. (geri de tepebilir, sen bilmiyosun kız bulmayı biz bulalım da diyebilirler)
2. cinsel hayatının olması gerektiği düzende olduğunu babana anlat ki adam sende bir sorun olmadığını anlasın.
(her babanın korkusu ateist ya da eşcinsel evlattır, evlilik eşcinselliği engellemez bu da ayrı bi konu)
3. seni tanıştırmak istedikleri kıza öle bi davran ki bir daha hiç bir kızı karşına çıkaramasınlar.
4. son olarak, şu yazdıklarını ailenin anlayabileceği dilde anlat. eminim sana hak vereceklerdir.
5. 4. şık denersen ve sende çalışırsa, nasıl yaptığını bize de anlat biz de bu dertten kurtulalım.
2. cinsel hayatının olması gerektiği düzende olduğunu babana anlat ki adam sende bir sorun olmadığını anlasın.
(her babanın korkusu ateist ya da eşcinsel evlattır, evlilik eşcinselliği engellemez bu da ayrı bi konu)
3. seni tanıştırmak istedikleri kıza öle bi davran ki bir daha hiç bir kızı karşına çıkaramasınlar.
4. son olarak, şu yazdıklarını ailenin anlayabileceği dilde anlat. eminim sana hak vereceklerdir.
5. 4. şık denersen ve sende çalışırsa, nasıl yaptığını bize de anlat biz de bu dertten kurtulalım.
- titiz
(04.05.10 15:44:26)

Aynı dertten muzdarip olmuş bir kişi olarak en güzel seçenek bunu aileye anlatmak olmalı. benim gibi
"benim sikimin derdi sizi mi gerdi lan!" şeklinde hayvanca da yaklaşabilirsin kibarca da orası senin seçimin :/
"benim sikimin derdi sizi mi gerdi lan!" şeklinde hayvanca da yaklaşabilirsin kibarca da orası senin seçimin :/
- lpgli tosbaga
(04.05.10 16:00:20)

Yazınızın tamamını okudum. Kendi görüşlerimi aktarayım...
Bazı tereddütleriniz olsa da sanırım siz evlenmeye sıcak bakıyorsunuz. Aileniz zaten istiyor.
Naçizane, kişisel tavsiyem: Y sana uygun, eskiden beri tanıdığın biri. Y ile bir bahaneyle tekrar görüşmeye çalış. Bu bahane bir eğlenceye davetiye olabilir mesela. Görüşün, konuşun... Hala ilk aklına gelen aday o olduğu için diyorum. Sonra, eğer olacağı varsa olur. Olmazsa da tereddütünü gidermiş olursun.
Y olmazsa "ailene destek" bahanesiyle yurt dışına kaç. Kafanı topla, gez, dolaş. Bir süre ortalıkta olmayacağın için ailenin gündeminden düşersin. Onlar seni ayrı bir birey olarak görmeye başlar ve evlilik ısrarları ciddi derecede azalır. Ailenin gösterdiği adaylara da şans ver. En doğru kişiyle nasıl tanışacağını bilemezsin.
Bazı tereddütleriniz olsa da sanırım siz evlenmeye sıcak bakıyorsunuz. Aileniz zaten istiyor.
Naçizane, kişisel tavsiyem: Y sana uygun, eskiden beri tanıdığın biri. Y ile bir bahaneyle tekrar görüşmeye çalış. Bu bahane bir eğlenceye davetiye olabilir mesela. Görüşün, konuşun... Hala ilk aklına gelen aday o olduğu için diyorum. Sonra, eğer olacağı varsa olur. Olmazsa da tereddütünü gidermiş olursun.
Y olmazsa "ailene destek" bahanesiyle yurt dışına kaç. Kafanı topla, gez, dolaş. Bir süre ortalıkta olmayacağın için ailenin gündeminden düşersin. Onlar seni ayrı bir birey olarak görmeye başlar ve evlilik ısrarları ciddi derecede azalır. Ailenin gösterdiği adaylara da şans ver. En doğru kişiyle nasıl tanışacağını bilemezsin.
- samterk
(04.05.10 16:10:06)

'y' ile sakin bulusma. ailene karsi yapacagin ilk geri adim uzerine daha fazla gelmelerine neden olacak. sonunda 'y' ile evlenecegine emin olabilirsin. tehdit felan edilmiyorsa hicbir kiz istemedigi biri ile gorusmeye gitmez.
bence en iyi cozum annenin istemeyecegine emin oldugun bir kiz bulup ailenle tanistir. uzun bir sure evlilik bahsinin acilmayacagina emin olabilirsin. illa sevgilin olmasi gerekmiyor. bir arkadasin rol'de kesebilir. hatta bu 'uygunsuz' kizla evlenebilecegini de ima edebilrsin. bu sefer annenin seni evlenmekten vazgecirecegine emin olabilirisin..
bence en iyi cozum annenin istemeyecegine emin oldugun bir kiz bulup ailenle tanistir. uzun bir sure evlilik bahsinin acilmayacagina emin olabilirsin. illa sevgilin olmasi gerekmiyor. bir arkadasin rol'de kesebilir. hatta bu 'uygunsuz' kizla evlenebilecegini de ima edebilrsin. bu sefer annenin seni evlenmekten vazgecirecegine emin olabilirisin..
- use at your own risk
(04.05.10 16:43:07)

bende de vardı bu sorun. bir yandan annem, öte yandan babam, beri taraftan ablam birileriyle evlendirmeye çalışıyorlardı beni.
ama ben kurtuldum. şöyle ki,
babam birini buluyor, fotoğrafı varsa fotoğrafına bakıyorum, yoksa uzaktan görüyorum veya gidip görüyorum "çirkin bu" diyorum. sonra aile meclisinde "baba sen bu işi beceremiyon, annem birilerini ayarlasın bana" diyorum, aynı işlemi annemle de tekrarlıyorum, sonra ablama devrediyorum, aynısını ona da yapıyorum. birkaç "çirkin ki bu?" sekansından sonra onlar da "eeh siktirgit madem" diyebiliyorlar evet. bana dediler :)
ama ben kurtuldum. şöyle ki,
babam birini buluyor, fotoğrafı varsa fotoğrafına bakıyorum, yoksa uzaktan görüyorum veya gidip görüyorum "çirkin bu" diyorum. sonra aile meclisinde "baba sen bu işi beceremiyon, annem birilerini ayarlasın bana" diyorum, aynı işlemi annemle de tekrarlıyorum, sonra ablama devrediyorum, aynısını ona da yapıyorum. birkaç "çirkin ki bu?" sekansından sonra onlar da "eeh siktirgit madem" diyebiliyorlar evet. bana dediler :)
- gonion
(04.05.10 17:02:26)
1