hayatın anlamı yok, genel manada yok. bunu farkeden insanın üç seçeneği var:
1- intihar, anlamsız bir hayatı yaşamanın anlamı yok. ne kadar saçma olduğunu açıklamaya gerek yok.
2- "büyük resim"i görmek, ya da "leap of faith", ya da "iman". bunu da çok açıklamaya gerek yok zaten. bu iman çoğu kişiye gerekli anlamı ve motivasyonu sağlıyor zaten. çok uç durumlarda hasan sabbah ve müritleri gibi oluyorsun.
3- anlamsızlığı kabul edip kendimizce küçük anlamlar yaratmak. camus ve sartre'nin de vardığı sonuç, makul yaklaşım bu. hayat genel olarak anlamsız, olay absürt, insanların kararları ve tepkileri anlık, süreklilik bir çaba ve ilüzyon vs. napabiliriz? üniversiteye girer, hayatımıza anlam katarız, bir şeyler öğreniriz okuruz. evlenir, çocuk yapar, hayatımıza anlam katarız onlara bugün ve gelecek inşa ederiz.
dolayısıyla 2 ya da 3e bağlı olarak hayatımızın anlamı bize bağlı, değişiyor. ne olmak istediğimiz de değişiyor. zaten kocaman bir felsefi akım var bunu irdeleyen (bkz:
varoluşçuluk).
kişisel cevabım, bilmiyorum. kafamı da karıştırmıyor değil. şimdilik doktorayı bitirmek kendime koyduğum anlam hedefi. onun dışında gerçek anlam diye bir şey yok.