Amerikanın toplumsal sorunu, felsefesi sosyolojisi avrupa'dan hayli farklı; hele ki bunların sinemaya aktarılış şekli çok daha farklı. Senin filmde görmek için aradığın tarz sanırım Avrupa sineması tarzı. "sanat filmi" dediğimiz, derinlikli ve anlatmak istediği şeyler olan filmler yani. ABD alternatif sinemasında ise işler daha farklı yürüyor.
No country for old men'in değindiği toplumsal sorunlar, vermek istediği mesaj bizim bildiğimiz sorunlar değil. Veriş şekli de bizim anlayış şeklimiz gibi değil. Teksas'ta yaşıyor olsaydık daha vurucu gelecekti film bize muhtemelen. Abd-meksika-göçmenlik-uyuşturucu-bireyselcilik-yoksulluk-kanunsuzluk keywordleri üzerinden bir sonuca varmışsındır zaten diye düşünüyorum. Fazlası da yok zaten ama fazlasını amaçlamıyor zaten film.
ABD bağımsız sineması da dahil olmak üzere, çekilen "kaliteli" filmlerin ekseni bildiğimiz sanat filmi işlerinden farklı. İyi ya da kötü diyemem ama farklı. Bana da çok hitap etmez mesela, son yıllarda izlediğim en güzel film olan captain fantastic bile sinemaya sanat açısından bakınca "ortalama üstü" bir film gibi geliyor. Kaldı ki captain fantastic normal bir abd filmine göre çok fazla göstere göstere toplumsal, politik ve felsefi anlatım kaygısı güdüyor. Ama alıştığımız "sanat filmi" kompleksliğinde değil.
Bence bunun sebebi izlenebilirlik kaygısı. Anlamak için beyin patlattığımız caché toplumsal mesajını verirken izlenmesi zor bir hal alıyor. ABD sineması bundan kaçıyor ya da ülkedeki film kültürü farklı işliyor diyelim; her yönetmen bunu ne maksatla yapıyor bilemeyiz. Ama hakim yaklaşım, bir şeyler anlatma derdi olan filmlerin anlatımını daha bireysel yaklaşım ve tecrübe üzerinden, karakter duygusunu ve temposunu yansıtmak üzerine kurması. Tarzı avrupa sinemasına daha yakın diyebileceğimiz denis villenueve bile incendies ile geldiği noktadan blockbuster olacak dune çekmeye evrildi. Sicario taş gibi "derdi olan" bir filmdir ama bunu tempoyla yapar, silahla yapar, fbi-kartel çatışması gibi beylik temalar üzerinden yapar ki izlenebilsin. Öte yandan karakter gelişimi ya da anlatımı öyle kuvvetlidir ki filmin içine girersin.
Avrupa sineması ise seni bile isteye filmin içinden çıkarır, helikoptere bindirir, günlük hayatında görmediğin bir açıdan, tepeden baktırır. Her şeyi daha bütün görürsün ama bakacak çok şey vardır, nereye bakacağını bilmiyorsan dağılır gidersin. İzlemesi daha zordur ama alışan ya da bilen için daha doyurucudur.
0