@istanbul kanatlarımın altında;
Bizzat ben varım kardeş.. aslında kendi durumumu anlatmak istedim..
İstanbul un trafiğinden de, saçmasapan kasıntı beyaz yaka insanından da, kurumsal hayatın kısıtlamalarından da, sabahın 6 sında uyanıp 7 sinde yollara düşmekten de, dev egolu patron ve yöneticilere hizmet etmekten de, nefret ettiğimi ve bunun bana zarar verdiğini anladım.
Hiçbir zaman hehe diye kafa sallayan yalaka tip olamayacağımı anladım.
Terfi almanın, zam almanın, birilerinin bana ... hanım diye hürmet etmesinin, ay sonunda maaşı çantaya ayakkabıya yatırmanın, benim için hiçbir şey ifade etmediğini gördüm.
Kurumsal hayat ve İstanbul'da çile çekmekten istifa ettim. Bayaa hayal ettiğim bir Ege sahil beldesine taşındım eşimle. Ufak tefek kendi işimizi yapıyoruz home office. İstanbul da yaptığımız iş, bildiğimiz şey zaten.. Belki daha az kazanıyoruzdur ama eskiye oranla binkat mutluyuz:)
Yani dediğim gibi kendinizi analiz edip nasıl bir hayat istiyorsan onu yapmaktan bahsediyorum. Az biraz cesaret..
İstanbul dan kaçıp gelen o kadar çok eğitimli insan var ki burada.. hepsi ayrı hikaye.. yemek okulundan eğitim alıp mesela artisan ekmek dükkanı ya da cafe vs açanlar.. ya da mimar, eczacı, öğretmen olup aynı işi sabah akşam denize girme lüksüyle birlikte burada yapanlar.. yazılımcı, grafiker olup zaten bilgisayar başında dünyanın her yerinden iş yapabilme şansı olanlar..
Herkese her yerde ekmek var, kimse günün sonunda aç açık kalmıyor, bir şekilde su akıp yolunu buluyor işte..
0