işte iyi olmakla iyilik yapmak arasında biraz nüans var sanki.
japonya'da bu iyilik müessesesi çok acaip kullanılıyor mesela. eğer birine bir iyilikte bulunursanız, bir hediye verirseniz, onun da karşılık vermesi zorunlu gibi bişi. tabi bu durum da çok fena kullanılıyor. şirketler çalışanlara öyle iyi imkanlar sunuyor ki adamlar ömrünü cubicle da çürütüyor mesela.
idealize fikirler olduğunu da düşünmüyorum. eğer sen tüm canlıların senden olduğunu fark etsen zarar vermemek için çaba harcamana hiç gerek kalmaz. çünkü aslında kendine zarar vermiş olacağını bilirsin. mesela bunu kavrayan kişilere hayvanlar çok daha rahat yaklaşır, en acaipleri bile hemen sokulur. david attenborough konuya çok iyi bir örnektir. :) böyle insanlar vardır, ve olmaya devam edecektir.
bertolt abi de bu iyilik yapmış olmak için, sırf iyi insan olma amacıyla yola koyulanlara yazmış sanıyorum şiirini. amaç iyi insan olmak değildir. amaç kendini ve yerini bilmektir. iyilik yan etki olarak gelişir, tekrar ediyorum. :)
mesela şu nepalin dağlarında kaybolan bir oğlan var, belki duymuşsunuzdur. hah şu an o tümüyle kendi iyiliği için çalışıyor, meditasyon yapıyor, kendi aydınlanması için. ancak bu işi o noktada bırakmayacak. aydınlanabilirse ilk yapacağı şey bunu insanlarla paylaşmak olacak. çünkü iyilik dediğimiz bu bilinç bunu getirir doğal olarak.
en başta bencilce kendi iyiliği için ailesini de terk edip giden bu genç adam, bir usta olarak dağdan dönüp onu bekleyenlere fayda gösterecek, imkan bulabilirse.
bir düşünsene nepalin dağlarında hiç bir eşyan olmadan yapayalnız dolaştığını ve hiç bir zarar görmeden geri gelebildiğini?
kusura bakılmasın uzun uzun yazıyorum. bu konuda yıllardır çok araştırıp düşünüyorum ben de :) dolmuşum epey...
0