Birçok olayda olduğu gibi, vücuttaki elektriklenme hissini de, psikolojik bir duruma (strese) indirgeyip sonrasında bir takım moral açıklamalar yapmak, böyle bir komplike olayı doğuran olguları gözden kaçırmaya; hemen yapılması mümkün olan pratik çözümleri gözden kaçırmaya neden olur.
Her ne kadar 'vücuttaki elektriklenme hissi' sonuç itibariyle sinir sistemine, yani içimizdeki şeylere bağlı olarak gerçekleşir desek de, ve 'stres' de sinir sistemine bağlı olsa da, bu düz mantık, her stresli elektriklenme hissi yaşar ya da her elektriklenme hissi yaşayan streslidir anlamına gelmez. Çünkü bedenimiz çevreyle sürekli etkileşim hâlindedir. Vücuttaki elektriklenme olayında da bu geçerlidir: İnsan vücudu iletkendir. Örneğin, yünlü kıyafetler (sürtünmeden dolayı) vücuttaki elektrik yükünü arttırır. Bu elektrik yükü de toprağa iletilemezse (kauçuk ve plastik tabanlı ayakkabılar nedeniyle) vücuttaki gerilim artar ve iletken bir maddeyle ilk temasta karşı tarafa bir elektrik boşalması olur.
Ya da, gündelik hayatta elektronik cihazlardan maruz kalınan elektromanyetik dalgalar, başka bir deyişle maruz kalınan elektromanyetik kirlenme, bedende stres ve yoğunluğa (buna bir çözüm olarak düzenli ılık duş alınabilir) neden olur. Bu da vücutta elektriklenme hissine davetiye çıkarabilir. Ya da, mevsimsel bir neden olarak, kış ayları vücudun statik, yani durgun elektrikle yüklenmesine, yani vücudun yüzeyinde elektrik yükü birikmesine neden olur. Çünkü bu mevsimde havadaki su buharı diğer mevsimlere göre fazla olduğu için ve elektrik de havadaki su buharıyla daha iyi bir şekilde iletilir vs.
0