Oblomov (9/10)
Buddenbrooklar (7/10)
Drina Köprüsü (7/10)
Siddhartha (6/10)
Körleşme (6/10)
Bende bıraktıkları etkiye (iyiden daha az iyiye) göre sıraladım. Parantez içindekiler de kitaplara 10 üzerinden verdiğim puanlar.
Oblomov için söylenecek çok fazla şey yok, efsane. (Goethe’nin Werther’i ve intihar olayları ile Gonçarov’un Oblomov’u ve Oblomovculuk akımı. İkisi hep bir kardeşmiş gibi gelir bana) Bir çeşit uyuşukluk hali. Gonçarov bu durumu çok iyi anlatıyor kitapta. Altı sene olmuş okuyalı, Oblomov’un oturduğu/yattığı divan hala aklımda.
Buddenbrooklar’da bir ailenin zamanla nasıl çöktüğü anlatılıyor. Uzun bir zaman dilimi söz konusu. Muadili Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık’ı diyebilirim. Askerdeyken okumuştum. Şafağı güzel attırmıştı.
Drina Köprüsü’nde İvo Andriç’in anlatımı çok iyi. Drina Köprüsü civarında geçen olayları anlatıyor, yine Buddenbrooklar’daki gibi uzun bir zaman dilimi kullanılıyor. Kitabın ana karakteri köprünün kendisi diyebilirim. Müslümanlar, hristiyanlar, savaşlar, idamlar, intiharlar, kapiyada edilen sohbetler vs. güzel bir dille ve engin bir bilgiyle anlatılıyor. (Bunda Andriç’in çocukluğunun Drina Köprüsü’nün bulunduğu Vişegrad’da geçmesi de önemli bir faktör tabii ki)
Siddhartha, öğreti diyeyim kısaca. Her şeyi geride bırakıp ruhani bir arayış içinde olma hali.
Körleşme, insanoğlunun kendi eliyle kurduğu, sonra da kendisine yabancılaşmış, düşman kesilmiş bulduğu dış çevreyi tasvirlerle anlatıyor. Tanıtım bülteninde de söylediği gibi.
0