[]

sizin çevreniz de böyle mi?

kısaca, bir konu hakkındaki planınızı-projenizi-düşüncenizi söydiğinizde karşıdakinin direkt o düşüncenin anti'sinden ya da olumsuz yönlerinden bahsetmeye başlaması. ve o yönleri zaten biliyorsunuz.

mesela bugün ailemden bir büyüğümle konuşuyorum, uzun süredir birçok proje üstünde çalışıyorum ve bunlardan kimselere bahsetmedim; bugün ise ona bahsetmek zorunda kaldım, bahsettiğim 3 şeye de "ama" diye olumsuz cümlelerle başladı.

yani bu -aile büyüklerim için- hep böyle. bir şey söylediğimde konu değil resmen tartışmma başlatmış oluyorum. sırf bu yüzden hayatımda aldığım en ağır kararlarda bile kimseye danışmaz kimseye bahsetmez oldum uzun süredir.

bu arada proje-düşünce-söylediklerimin hepsi normal tutarlı, akıllıca şeyler, yani "ee sen de saçmalamışsın" diyebileceğiniz tek noktası olmayan şeyler.

 
Var olmaz mi. Nasilsin iyi misin calisiyorum iyiyim diyip kestirip atiyorum. Hayatim hakkinda detaya girmiyorum. Ozellikle bayram ziyaretlerinde cok yapiliyor bu tur muhabbetler. Yillar once sevmedigim akrabalarima ziyarete gitmeyi biraktim ben. Kafam rahat.


  • dedim ben sana  (22.08.18 18:47:43) 
Hiçbir şeyi beğenmeme timi gerçek hayatta da var, evet. Mantıklı argümanlarla geliyorlarsa ciddi konularda dinlemek faydalı oluyor. Ama bazısı sadece kıskançlığından ("Bu nasıl benim aklıma gelmedi?"), bazısı çok bilmişliğinden kurduğunuz hayali iki saniye içinde yerle bir edebiliyor.


  • luin 41  (22.08.18 18:49:22) 
keşke öyle olsa, benim çevrem bir fikre ''hadi bakalım'' diye yaklaşırlar. Kazanırsan başarıyı sahiplenirler, kaybedersen de en iyi ihtimalle yalnız bırakır sessiz kalırlar/ ya da söylemedikleri/sormadığınız halde ben sana demiştim derler.

Yalnız, şunu anlamıyorum, insanlar sizin fikrinize/projenize amalarla geliyorsa bu şahane birşey değil mi ? Ne yani, illa kendinizi pohpohlayacak kişilerle mi arkadaş olmak istiyorsunuz, instagram hastalığı zannederdim ben bunu ama demek ki gerçek hayatta da var. Adam size ama ile geliyorsa fikrinize alternatif bir olumsuzluğa dikkat çekiyor demek ki, sana göre ''tutarlı ya da akıllıca'' ''birşey'' olması onun gerçekte ''tutarlı ve akıllıca'' ''birşey'' olduğunu garanti etmez. Şimdi benim yeğenime sorsan; onun hayatına dair en tutarlı ve akıllıca ''şey''le bence aptallığın dik alası olabilir -ki büyük ihtimalle de öyle olur.

İnsanların genel negatif yaklaşımıyla mı karşılaşıyorsunuz bilmiyorum ama, algoritmik zekaya sahip herhangi bir bünyeyle fikir paylaşımınızda bile ''öv beni'' tadında kişilerseniz -ki böyle bir ton insan tanıyorum eleştiriye asla tahammül edemeyip de ''düzeyli eleştiri kabulümüz'' diyen- size yapacak birşey yok. Ama yok gerçekten ''akıllıca'' şeylerse projeleriniz karşınızdaki insanların ''ama'' larına da, onların kaygılarına da ''tutarlı ve akıllıca'' çözümler geliştirip o ''amaları'' savuşturabiliyor olmanız lazım, tabi bunda karşınızdaki insanların da temel düzeyde mantık kabiliyeti olduğu varsayımıyla hareket ediyorum. Yok zaten karşınızdaki kişi ''fikir bağnazıysa'' ; ''laiklik elden'' gider ve bir anda ''155 aranarak vatan haini'' oluverirsiniz Allah muhafaza.
  • mete kudur  (22.08.18 19:20:00 ~ 19:20:45) 
Cevrem de kismen boyle ama bununla ilgili genel birkac sey daha cok karsima cikti. Bulabilirsem onlari paylasmak istedim.

Ilkinin adini bulamadim. Yari Turk yari Amerikan bir kiz vardi, Sozluk'te ya da baska bir mecrada gundem olmustu sanirim. Vlog baslatma fikrini paylasmis zamaninda arkadaslariyla. Ne kadar Turk arkadasim varsa "Aman, bir suru vlogger var, sen ne yapacaksin ki yeni. Hic gerek yok, cok uzun sure ugrastirir seni" demisler; Amerika'ya gittiginde oradaki arkadaslari "Aaa, ne guzel, neler anlatacaksin" diye heyecanlanmislar. Kizcagiz da, yazik, "Ne guzel vlogum oldu. Neden Turk arkadaslarim boyle dedi, anlayamadim acikcasi" falan diyordu Youtube'da.

Tam da bununla ilgili her zaman yapistirdigim Hosftede'nin kultur endeksini yapistirayim. Bircok halti aciklayabilen bir sey bu.
image.slidesharecdn.com
Burada Turkiye'nin "uncertainty avoidance" dedigi sey birkac konuyu birden kapsiyor. Turkiye'nin puani 100 ustunden 85. Bu konulardan biri de gelecegin garanti altina alinmasi ya da hayatin standart yoluyla ilerlemesi. Yani, bir anlamda ise girdiginde "Emekliligi var mi"nin ilk akla gelen sorulardan olmasi, memur olup is garantisinin saglanmasi, vb. Turkiye girisimci bir ulke degil, girisimci olani seven bir kulturu yok. Son zamanlarda kabugunu kirmaya baslasa da, tam tersine her seyin eskiden olan yollarla yapilmasini ilke edinen bir ulke.

Bir kitabi 2010 civari okudum, yanimda da degil, yazari kimdi hic hatirlamiyorum. Amerika, Ingiltere ve Turkiye karsilastirmasini yapiyordu. Bu iki ulkeden kendi isini kurmak icin okulu birakan insanlarla Turkiye'yi karsilastiriyordu ve diyordu ki "Ingiltere ve Amerika'da kendi isini kurmayip omur boyu baskasinin isinde, firmada calismak belirli bir egitim duzeyi olan insanlar icin cok anlamsiz geliyor. 'Tabii ki kendi isimi kuracagim' mantalitesi var. Turkiye'de biri onu yapmaya kalksa ilk basta annesi 'Evladim, guzelim maasin duzenli yatiyorken neden simdi batip cikacagin belli bile olmayan ise giriyorsun ki' der. Isini kurana kadar o kadar cok hevesi baltalanir ki, isi kuramaz, kursa da yurutmeye mecali kalmaz hale gelir"

Erhan Erkut'un bu konuyla ilgili soyle bir roportaji da var:

Turkiye’de biliyorsunuz veliler geliyor üniversite tanıtımına, çocukları üniversiteye gönderip göndermeme kararını veliler veriyor. Tipik nazik veli reaksiyonu: “Hocam ağzına sağlık, bütün bunlar çok ilginç ama bize daha tipik, bu işler sizin üniversiteden dışarı çıkmayacak mı?” tarzı bir soru hemen hemen her tanıtım toplantısından sonra geliyor. Tabii burada sayın veli nazik oluyor, tercümesi şöyle: ”Ya sen uçuyorsun kardeşim. Sen bunları bırak da bizim Hüsnü Bey’in yanında bir memuriyet bir şeyler var mı hani? Ayda 800-1000 lira maaşa bizim çocuk sonunda kavuşabilecek mi?”

Ayni roportajda o da Hofstede'den bahsetmis.
www.etohum.com

Aslinda isten cok bahsettim ama genel olarak her guya siradisi yaklasim bu sekilde. Ailenin "Ne zaman evleneceksin" sorusundan, "Ben sana yapma demiyorum, hobi olarak yine yap"ina kadar. Ozetle, akillica veya planlica da olsa toplumumuz riski sevmez ve steril bir cevre degilse elini sallasan boyle insanlara degiyor.
  • aychovsky  (22.08.18 19:37:08 ~ 19:40:40) 
Cok var benim cevrede de.
En cok karsilasitigim tepki de "ama nasil yapacaksin ki", "iyi de nasil olacak sen nasil yapacaksin bunu", "ama cok zor nasil yapacaksin" tarzi. Ben senin gibi gerizekali degilim ki beceremeyeyim diyesim geliyor bazen:)
"bu isin bir yolu var, bunu gerceklestirmek icin izlenecek bir yol ve gerekli bilgileri alabilecek neyin nasil olacagini ogrenebilmen icin de su su kaynaklar var, mucize gerekmiyor" turu cevaplar veriyorum artik uzatmadan.

Bu arada @aychovsky'nin ilk ornekte bahsettigi hatirlayamadigi arkadas "kimberly reyhan"
www.youtube.com
  • stavro  (22.08.18 19:39:39 ~ 19:42:59) 
nasıl yaklaştıkları önemli. "o iş olmaz" diyip kestirip atıyorlar mı yoksa "ama o işin şöyle şöyle bir yönü de var, onu nasıl halledeceksin?" mi diyorlar? yaptıkları şey ikincisiyse o kadar kafaya takılacak bir şey değil, hatta ben buna yapıcı eleştiri derim. senin aklına gelmeyen bir dezavantajdan/riskten falan bahsediyor olamazlar mı?

geçenlerde kardeşim de bana gelip bir iş fikri danıştı. saçma geldiği için vazgeçirdim. sonra o da bana hak verdi, şimdi aynı fikrin daha makul bir versiyonunu düşünüyor. ona ama'larla başlayan cümleler kurmasam aynı hafta elindeki tüm parayı saçma bir şeye gömecekti belki de.

danıştığın insanları kendinden düşük/eğitimsiz vs. gördüğün için önyargılı düşünüyor olabilirsin. belki de gerçekten mantıklı şeyler söylüyorlardır.
  • sir gawain  (22.08.18 20:21:57 ~ 20:28:15) 
birakin soylensinler, ne olacak?

insanlar konusur, kimi zaman hic dusunmedigin negatiflikleri sana siralar ki bu oldukca isine yarar ve seni gelistirir. kimi zaman da seni dibe cekmeye calisan konusmalar yaparlar, pes etmeni isterler. o zaman da onlari dinlemeyebilirsin. insanlari dinlemedigin surece bir sikinti yok. dinlersen, onlara benzemeye baslarsin ki bu da, en olumcul noktadir. seni kendi firtinasina sokmustur artik.

konusmanin bi zarari yok. negatif soylenenler hayata negatif taraftan bakarlar, kendileri icin bile. bu onlarin dogalarinda var. onlari degitiremezsin ama bazen kendi faydan icin onlardan yararlanmali, konusmalarina izin vermelisin.
  • Leonardo~Da~Vinci  (23.08.18 01:05:04 ~ 01:06:19) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.