[]

Şehirli Genç Nesildeki Aşırı Şımarıklık

Apartman çocuğu kavramı bir 35-40 senedir var tamam. Fakat ben hayatı bu kadar kolay yaşayan başka bir neslin dünyaya geldiğini zannetmiyorum.

Sular kesilse veya ne bileyim 2 gün köy hayatı yaşamaya kalksalar 3. günü çıkartamayacak insanlara dönüşmüş durumdalar geçtim askerliği. 2 saat internet kesilse depresyona giriyorlar.

Versen canlı tavuğu kesip pişirmekten acizler ama et yemeden doyamıyorum diye diye dolanıyorlar ortalıkta. Aile büyüklerimden ve kendimden de biliyorum biz eti haftada bir falan yerdik eskiden. Bu kadar kolay değildi ulaşmak gıdaya geçmişte. Kolayı special occasion item olarak görürdük.

Bir insan yemek yapmayı, temizliği, ufak tefek tamiri bakımı, doğada temel hayatta kalma becerilerini(kampçılık olur, avcılık olur vs) falan bilmeden nasıl yaşar aklım almıyor.

Türk'ü yabancısı çok farklı değil bunu da tecrübe ettim. Ormanda karınca ısırınca doktora koşan tipler var.

Övünmek için söylemiyorum kırık kaburgayla bulaşık çamaşır yıkadığımı yemek hazırladığımı bilirim çünkü biliyorum ki kimse yapmaz ben yapmazsam. Yaşamak zorundaysan yapıyorsun.

2 damla yağmur yağınca evden çıkamıyor şimdikiler. Buz üstünde bisikletle okula gittiğim oluyordu, hayır normal olan benimkisi bence.

Herkes ve her şey size hizmet etmek için var olmuş olamaz abi bu dünyada. Bir şeyi de kendileri yapsın sevinç gözyaşları dökeceğim.

Siz ne diyorsunuz?

 
Haksizsin. 30 yil once 3 gun su kesiliyordu diye simdi su kesilmesini cok normal bir sekilde neden karsiliyoruz? 3 gun su kesilmeyecek tabi. Yemek yapmayi bilmiyor olabilir ben yapmazsam kimse yapmayacak degil ben yapmazsam siparis veririm gelir.

Sen buz ustunde okula gittin diye niye islanacagimi bile bile disariya cikayim?

Ben yaptim onlar da yapsin bakis acisini cok hastalikli buluyorum.
  • eksi sozlukte eksiyen adam  (22.08.18 07:45:43) 
1. suların 3 gün kesilmesi normal bir şey değil.
2. her sağlıklı insan günün en az 1 öğününde et yemelidir.
3. kampçılık, avcılık vs. gibi şeyler yapmak hayatın default akışında yer almıyor.
  • tchuck  (22.08.18 07:50:53) 
Eski kafalısın. Bunun şımarıklıkla alakası yok. Çağa ayak uyduruyorlar hepsi bu. Tamir, bakım, temizlik, yemek yapmak gibi beceriler olmadan da insanlar hayatta kalabiliyor. aklın alalmayacağı bir durum yok.


  • himmet dayi  (22.08.18 08:14:39 ~ 08:23:59) 
Dostum 21.yuzyilda dedigin beceriler gereksiz. Kas gucu degil beyin gucu gerekli insanlara. Canli tavugu kesmek yerine kod yazmayi ogrensinler. Avcilik yapmasalar da olur, yabanci dil ogrensinler.

Bu nedenle elestirilerinde genelde haksizsin cunku verdigin ornekler cok uc olmus. Yemek yapabilmek ile canli tavugu kesip oldurmek arasinda ucurum var. Ufak tefek tamir yapabilme becerisi ile kirik kaburgayla camasir yikamak arasinda cok buyuk fark var.

Orneklerini yemegini pisirmek, camasirini yikayabilmek, bir gun internetsiz eglenebilmek seklinde verseydin sana katilacaktim ancak cocuklardan ve genclerden avcilik, kirik kaburgayla bulasik yikama, 3 gun susuz kalma gibi seyler bekledigin icin cok abartmissin.
  • Traveller  (22.08.18 08:23:34) 
Bence haklısın, çok şımarık tipler de var, fakat algıda seçicilik ediyorsun.

Bu durumun nedenleriyse çok çeşitli.

Bir yandan önceki nesil çok zorluk görmüş. Bu yüzden kendi evladına en mükemmel ve korunaklı bir yaşam sunmuş. Buna rağmen aklı başında gençler de az değil.

Şımarık insan her nesilde, her dönemde var, fakat nüfus katlanarak artmış durumda, dolayısıyla oranlar aynı kalsa bile şımarık insan sayıca artmıştır.

Nesillerin olgunlaşma yaşı gittikçe yükseliyor. Bu kaçınılmaz olarak böyle çünkü hayata atılma yaşları, hayat deneyimi kazanmaya başlamaları gecikiyor.

Kalitenin düşmesi bir yana, eskiden lüks olan bazı şeyler artık harcıalem olmıuş. Bilgisayar, fast food, araba, internet, telefon...

Benim dedem 1926 doğumluydu, ilkokuldan sonra şapkası önlüğü yok diye müdür orta okula kaydetmek istemeyince gururu kırılmış. Annesi, 3 kuruşu bir araya getiremiyor, müdüre yalvarmış. (Babası o sıralarda askerde) Bu da 'anne ben okumak istemiyorum, çalışacam' demiş. Başlamış sezercik gibi tablada simit, şeker kamışı vs satmaya. Babası ikinci dünya savaşı sırasında tekrar askere gitmiş, ekmeği karneyle almışlar, fakat karne var para yok.

Derken derken bir yerlerde işçi olmuş, sonra askere gidip gelmiş, bir fabrika sahibinin yanında özel şoförlük dahil her işi yapmış, bir yandan istanbul'dan kamyon getirmiş, derken taksicilik yapmış, derken birikim yapıp bir dükkan açmış... Küçük yaşta hem annesine kardeşine bakmaya başlamış, hem de bu arada evlenip(3'ü hayırsız olmak üzere) 4 çocuk büyütmüş.

Hayatta her şeyi görmüş geçirmiş, her ortama girmiş çıkmış.

Benim neslime kadar gelince ortam çok başkaydı. 90'ları aile olarak derinden yaşadık, fakat ben çalışmak zorunda kalmadım. Hobi olarak çalıştım, hayatın içine soktu ailem beni, ama aile olarak lüks de tüketmedik.

Durumunun bizden çok daha vahim olduğunu bildiğim ailelerin çocukları bile o dönem çalışmadılar. Lüks tüketimden vazgeçmediler, özel okullarda okudular ve nihayet battılar. Şimdi çalışmak zorundalar, belli bir yaşa kadar hayatı da öğrenmeden yetiştikleri için adaptasyonları çok zor oldu.

Ben hâlâ çalışmak zorunda değilim, buna rağmen bir nevi hobi olarak çalışıyorum.

Bence algıda seçicilik etmemek lazım. Görmek istersen şımarık olmayanları da görürsün. Zaten bir zaman gelecek bu şımarıklar da hayata atılacaklar.

Söylemek istediğimi de özetle ekleyeyim. Benim hayatta öğrendiğim önemli derslerden biri şuydu: Hayat herkese ihtiyacı olanı verir, istediğini vermez.
  • idexo  (22.08.18 09:02:14 ~ 09:13:30) 
Bir sürü farklı sebepten dolayı görece daha rahat ve konforlu bir dünyaya gelen insanlardan bahsediyoruz, böyle olmaları normal. Yoksa benim köyde doğan, büyüyen yeğenlerim 6-7 yaşından beri çobanlık yapıp bir yandan okula gidip bir yandan köy hayatının gerektirdiği bütün o emek ve el becerisi isteyen şeyleri yapabiliyorlar; şartlar ile alakalı. Aslında tek başına insanların konfora alışmış olmaları bir sorun değil ancak Türkiye gibi ekonomik ve siyasi anlamda 20 sene öncesine dönme olasılığı olan bir ülkede hiç zorluk, yokluk görmemiş olmak bir kriz yaşanırsa sıkıntıya dönüşebilir. Tabi bunlar zaten yaşanılarak öğrenilen şeyler.

Emek konusu ise farklı. İnsan emeği hala dünyadaki en önemli girdi; yediğimiz, içtiğimiz, aldığımız, sattığımız her şeyin arkasında onlar olsun diye kimi zaman kitap başında, kimi zaman laboratuvarda, kimi zaman fabrikalarda uğraşan, çaba sarfeden, amiyane tabirle kıçını yırtan insanların emeği var. Bu emek döngüsünün para karşılığında dönmesi hatta bazı zamanlarda da çok ucuz olması onun kıymetsiz olduğu anlamına gelmiyor. Hiçbir şeyi kendin yapmak zorunda değilsin, yeterli kaynakların varsa her şeyi hazır al; bence sorun yok ancak aldıklarının arkasındaki bu döngüyü bilmeyen, umursamayan insanlar en basit tabiriyle tırt oluyorlar.
  • salihdt  (22.08.18 09:02:46) 
Muhtemelen son 15 bin yıldır falan her nesil bir sonraki nesli ise yaramaz, şımarık, beceriksiz buluyor. Her neslin bir sonrakinden daha keyif düşkünü olması kadar normal bir şey yok. Sorsan senin babanların nesli de seni aynı şekilde tariflerdi.


  • doxanikee  (22.08.18 09:37:11) 
Şehirde köy hayatı yaşamadıkları için insanlara mı kızıyorsunuz? hahahaa herkes sizin gibi herkese açık alanı tarlaya çevirmek için uğraşmıyor. ben de sizin gibi insanlara gıcık oluyorum ve sürekli tartışıyorum. adam köyden gelmiş ailesiyle, boyna balkon yıkıyor, halısını silkeliyor, apartmanın/sitenin suyuyla arabasını, kilimini, halısını yıkıyor, bahçeyi tarlaya çevirmeye çalışıyor, o alana da kimseyi sokmuyor vs vs.

hayatımda ne köye gittim ne bir şey, işim olmaz. doğada hayatta kalma becerisi için tavuk mu boğmam gerekiyor akdkdkdd allah'ım şaka mısınız? ne doğada hayatta kalması, karanlık çağlardan mı geldiniz, neyce konuşuyorsunuz?

zevkine hayvan öldürmek (avcılık) ayrı, vücudunun ihtiyacı için hayvansal protein almak ayrı. gidip de amele gibi avlanmayacağım elbette.
  • gebere jackson  (22.08.18 11:26:40 ~ 11:29:18) 
Gebere Jackson
Ben köylüyüm, insanlar neden köy hayatı yaşamıyor, açık alanı tarlaya çevirmiyor mu demişim. Bence sen Türkçe bilmiyorsun ya da daha kötüsü okuduğunu anlamıyorsun.

Benim gibi insan ne? Beni ne kadar tanıyorsun? Balkon yıkamakla ilgili bir şey mi yazmışım. Niyet okuyup salakça yorumlar yapmadan evvel bir oku yazılanı rezil etme kendini.

Doğada hayatta kalmak için avlanmak da gerekebilir(ki buna balık tutmak da kuş vurmak da dahil) yeri gelir tavuk kesmen de gerekebilir.

Zevkine hayvan öldürmeye karşıyım ki zaten veganım ama gerekirse öldürürüm olay survival duruma gelirse bundan gocunmam.

Götünüzün dibinde Suriye örneği var. Venezuela'nın altından petrol fışkırdığı halde anası ağlamış durumda kıtlık halindeler. 2018'de yaşıyoruz da olmuyor mu bunlar? Neyinize güveniyorsunuz? Sorun şu ki hiçbir şeye hazır değilsiniz. Bunları sizin bilmemeniz, yapamamanız benden bir şey kaybettirmez kendi kişisel kaybınızdır. Daha 2 sene evvel üstünde f16'lar uçarken de yemeksepeti'nden yemek söyleyebildiniz mi?

Askere gitme, silah kullanmayı bilme, yemek yapmayı bilme, ulan nevresime yorgan geçirmek diye bir başlık var sözlükte ağlıyor bebeler. Bu kadar acziyetin üstüne bir de üstten üste konuşuyorsunuz komik. Sorsan ne işe yararsın diye zart firmasında zürt müdürüyüm. Bir bok üretmek var mı? Yok. İnsan yönetimi bilmek var mı? Yok. İki satır kod yazıyorsan onu ben de yazıyorum. Elektronikten anlamaksa ben de anlıyorum. Mesele bu değil ki. 2018'de yaşıyoruz da ülke sanki Twitter'ın Minecraft'ın falan üretildiği yer.

Bizim millet hele hele yeni nesil kadar tembel, gerizekalı, üretimden bihaber, hayatta kalmaktan bihaber, zayıf bir nesil, insan grubu falan görmedim.

Politik bir görüşü yok, sanatsal üretimi yok, tekniği kendinden önceki nesilden beter, eğitim anlamamışlar zaten, askeri kültür militarizm desen o da yok. Ne var? Kod yazıyoruz. Kodu 45 yaşındaki amcalarınız da yazıyor. Kod yazdın da dünyada elle gösteriliyoruz sanki götü boklu(literally) Hindistan'ın bebeleri bin basar yazılımda bize.
  • bos gezenin bos ustasi  (22.08.18 12:07:22) 
İnsanlar şehirde şehir hayatı yaşayacaklar elbette. kimse sizin içi boş komplo teorileriniz yüzünden hakarete uğramak zorunda değil. çok mu distopik kitap okuyorsunuz veya film izliyorsunuz, biraz azaltın lütfen, zira komik görünüyor buradan.

60 yaşında orta yaşlı amcamın facebook iletileri gibi ya, hangisine ne cevap vereyim bilemedim. herhangi bir sörvayvıl durumunda tavuk boğarsınız işte, biz de eleniriz. sevinsenize...
  • gebere jackson  (22.08.18 12:28:52) 
Kankacim agir sacmalamissin.

canlilar kendi habitatlarina uyum saglarlar ve ona gore yasarlar.senin gelistirdigin tavuk kesme,arazide kalma becerisi o adamda metrobuse tek seferde binebiliyor,vapurdan dusmeden karaya atlamayi,bonus toplamaya calisan arabalarin arasindan yolun karsisina gecmeyi becerebiliyor.adamin memleketinde buz yoksa napsin,zaten buzda neden bisiklete binsin.sen kolayi odul mekanizmasi olarak ogrenmissin,o adam zararli oldugunun bilincinde.
benim kalp krizi gecirdikten sonra arabaya binip hastaneye gitmem gibi,olm herosun hero cekiyorum kendime ,madalya takmalarini bekliyorum.doktor salak misin ambulans neden cagirmadin dedi.hakli adam.
Herkes kendine dogru,bana gorede iyi yuzemeyen adami anlamak mumkun degil,virajda onceligin kimde oldugunu bildigi halde kendi dalan koca bir ulke dolusu vizigot insanina akil sir erdirmek mumkun degil.arabasi cizldi diye kendini kaybeden malatapan abilerinde buharlasarak yok olmalari gerektigini dusunuyorum.selpak alirken f/p pesine dusen arkadaslarin halice atilmasi taraftariyim
  • duptıs  (22.08.18 12:41:53) 
kafa karışıklığı yaşıyorsun.

öncelikle bunun sonu yok. sen dersin ki; "bu yeni şehirli gençler karınca ısırınca doktora gidiyor." 100 yıl önce yaşamış birisi de der ki; "lan bu 1970'den sonra doğanlar diş çektirecekleri zaman iğneyle uyuşturuyorlar. insan bu kadar da acıya dayanıksız olmamalı." ondan 300 yıl önce yaşamış birisi bir şey der, aklımız çıkar. o yüzden yeni nesil şöyle böyle vs. diye saymanın sınırı yok.

ayrıyetten, insan daima zorunda kaldığında yaşamak için yapması gerekeni yapar zaten. bahsettiğin şehirli genç nesil ete doyamıyor ve hayatında hiç tavuk kesip yememiş olabilir. ama koy onu da bir ormanın derinliğine ver eline sadece bıçak. bak nasıl 15 gün sonra bulduğu ilk hayvanı öldürüp ateş yakıp üstünde pişiriyor. insan veya hayvan, yaşamak için her şeyi yapar. her ortama adapte olur. o yüzden şu an bozulan bir şeyi tamir etmemeleri, et yemeye doyamamaları falan alakasız şeyler.

genel itibariyle dediğin şeyler konforla alakalı. gerektiğinde bütün insanlar o konforun içinden çıkabilir. 2 damla yağmur yağınca evden çıkmıyorlar evet, ama deprem olsa bir şey olsa günlerce haftalarca yağmurun altında yaşamanın yolunu bulurlar. insanoğlu mağarada yaşarken "ay yağmur yağıyor, ben bu akşam avlanmayayım." deme şansı yoktu ki. ne yiyecek? çocuğuna ne yedirecek? ama bugün buzdolabı var. marketten zaten haftalık alışveriş yapıyoruz. kombi var, doğalgaz var, ev sıcak. evde uğraşabileceğimiz şeyler var. tv, bilgisayar, kitap, müzik vs. hava kötüyse çıkmak için önemli bir sebep yoksa çıkılmıyor. çünkü evde gayet imkan var.

ki herkes ve her şey açıkçası bana hizmet ediyor. ben de başkalarına hizmet ediyorum. para diye bir şey icat ettik, çok sevdik, çok faydalı bulduk. ve globalleştik. modernleştik. şimdi fırın bana ekmek yapıyor, öğretmen çocuğuma bir şeyler öğretiyor, doktor beni iyileştiriyor, belediye evime yol-su-elektrik vs. dağıtıyor, polis beni koruyor, şoför beni götürüyor, mimar yaşayacağım binayı tasarlıyor ve ben de kendi mesleğimle milyonlarca insana hizmet ediyorum. herkes alın teri döküyor. herkes uğraşıyor, aşırı zengin %1'lik kısım dışında dünya'daki herkes hayatının çok önemli bir kısmını hizmet vererek para kazanmaya ayırıyor ve haliyle 3 gün su kesilmemesini, internetin gitmemesini, ambulansı aradığımda pizzacıdan hızlı gelmesini bekliyor.

anlatabildim mi kafamdakini?
  • metrobus yoluna kacan angus  (22.08.18 12:50:46) 
Dedem gibisin :) Dedem beni tam senin istediğin tarz yetiştirdi :P

Tezek taşıttı, odun kırdırdı, evine lambiri çakmayı öğretti, fidan diktirdi, amcamın oğluyla köyün bütün hayvanları toplatıp 2 saatlik yola onları otlatmak için yolladı falan. Ve bunları niye yaptığını ise ''Oğlum, ileride insanın başına ne geleceği belli olmaz. İstanbul'a bir şey olur yine gelir burada yaşarsın'' diyerek açıkladı.

O yüzden dayanma damarım çok serttir benim. Dayanırım ama su ve elektrik kesintisi normal bir şey değil abi :) Ağlamam ama saçma gelir, küfür ederim. Dedemin ağlaçlarıyla ilgilenilmesi gerekiyor ama artık kendim gidip yapmıyorum, orada bir aile var onlara para veriyorum, onlar bakıyor. Ortama ayak uydurup evrimleşiyoruz. Böyle şeyler biz evrimleştikçe zor gelmeye başlıyor. Ama bunlar orada yaşayan-büyüyen insanlar için geçerli ya da benim gibi bir dedeleri olacak bunları öğretecek.

Adam istanbul'da yaşayıp büyüyünce her şey elinin altında oluyor, her şeye kolayca erişebiliyor ve dayanma damarları yumuşak oluyor. Niye yapayım, niye ıslanayım, niye tavuk keseyim. Zaten her şeye 5 dakika için ulaşabiliyorum diyor.
  • eazy  (22.08.18 13:41:56 ~ 13:43:50) 
Haklısın. Ama şöyle de bi şey var, insan zorda kalınca her şeyi öğreniyo. Gerektiğinde o duruma da çok kolay adapte olurlar. Şu ortamda her şeye ağladıklarına bakmamak gerek yani


  • Delay Fuze  (22.08.18 14:19:06) 
haklısın ama parametlerin yanlış. ben eski nesilim hatta muhtemelen senden de eskiyim. lakin et yerim ama tavuk boğazlayamam. balık severim ama avlayamam hatta çiğ et türevlerie elimi bile süremem. ama bir surviver durumunda anamı bile keser yerim.
şehirli nesildeki aşırı şımarıklık diyince enim de aklıma armut piş ağzıma düş şeklinde bir yaşam geliyor. akşama kadar bilgisayar başında hepsi ama excel veya word kullanmayı bimiyor çoğu. myedikleri önünde yemedikleri arkalarındadır buzdolabı ağzına kadar doludur evde ama bir sandviç yapmayı bilmez, sandiviç malzemesini markete gidip almayı hiç bilmez. köylerde kış soğuğunda ayağı terlikle gezer çocuklar, şehirdekiler hapşursa özel doktoruna götürülür. ama bunlar çocuktan değil anne-babadan kaynaklanıyor. o yüzden bence başlık şehirli nesildeki aşırı şımarıklık değil, yeni nesli ebeveynlerdeki çocuk yetiştirememe sorunu olmalıydı.

  • halanne  (22.08.18 15:02:37) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.