[]

neden böyleyim vol.97

ya aşırı dürüstlük mü desem, enayilik mi desem bilmiyorum. bir de bu tanımlayamadığım duruma anksiyete bozukluğu da eklenince tam oluyor.

küçüklüğümden beri (ortaokulda bile) okula gitmeyince hep vicdan azabı çekerdim. bu şimdilerde de yakamı bırakmıyor. üniversitede bir tık daha rahattım sanki, ama işe başladığımdan beri o saçma huzursuzluk geri geldi. gerçekten hasta olup işe gidemeyecek durumda olduğum zamanda bile uyuduğum uykudan bir şey anlamıyorum. sabah kalkıp 10/10 derecesinde kötüyse durumum ve gidemeyeceğime karar verip yatıyorsam, öğlene doğru uyandığımda durumum 8veya7/10'a gerilediyse "ay gidebilirmişim aslında ya abartmış mıyım sabah sanki?" falan diyorum.

dün işe gitmedim, biraz da sevgilimin kanıma girmesiyle oldu lakin şöyle bir durum var, yöneticim yok, departman değiştireceğiz ama daha değiştirme vakti gelmedi, o vakit gelene kadar da resmen boşuz. pazartesi seçim ertesiydi, tepem atıktı hiç çalışacak gibi değildim mesela ama iş de yoktu. iş yerlerimiz istanbul'un siktir edilmiş ücra köşelerinde olduğu için "bir beşiktaş yapalım yeaaa, kadıköy'e akalım yeaa" yapamıyoruz işe başladığımızdan beri. dün de hem keyfimiz sikik hem de iş yok diye küçük bir "kaçamak" yapalım dedik ama yemin ediyorum burnumdan geldi. olan bir şey de yok he. şimdi geldim işe, bir tane bile mail gelmemiş "onu yapalım, şunu değiştirelim pls." şeklinde. kimse ihtiyaç duymamış, nerdesin demedi.

ama ben... ilk olarak planım rapor almaktı, kadın rapor vermedi ve hastalığıma inanmadı (diş ağrım vardı fakat dayanılmayacak gibi değildi) bu durumda bana iki seçenek kaldı, yılda 3 gün olan mazeret iznimin 2.gününü harcamak ya da ücretsiz izin kullanmak. kesilecek para da max. 100 lira ama saçma sapan takıldım, "param kesilsin istemiyorum ama mazeret iznimi de harcamak istemiyorum" şeklinde bir kafaya girdim. "bir daha ihtiyacım olursa bu doktor bana rapor da vermeyecek" dedim. "mazeret girersem ve ya ilerde lazım olursa ne yaparım?" dedim. dedim de dedim yani, cidden bir ara kalbim deli gibi atıyordu en son da ağladım zaten.

hani aq manyak mısın? zaten ihtiyacım vardı azcık takılmaya, üstelik yoğun olacağız 1-2 haftaya böyle bir şansım yok, kaldı ki 8 aydır çalışıyorum ilk defa yaptığım bir şey bu, hani azcık düşünme, bir dilim pastanı ye kahveni iç mutlu mutlu dön evine motive olmuş şekilde di mi? ama yok...

bu neden kaynaklanıyor? şirketi inanılmaz sahiplenmiş falan da değilim bu arada. büyük de bir yer hani ben gitmeyince iş falan aksaması gibi bir durum yok. çocukluktan gelen bir şey olduğunu düşünüyorum çünkü annemlere de "ben x yerdeyim ehe" diyip z yere gidince yine aynı stresi yaşardım. ya da ne bileyim hep doğruyu söylemeye çalıştığım için problem yaşadım. eğer arkadaşlarla içmeye gidilecekse "ben x,z,y ve w ile bilmemnerdeki bara gideceğim yarın" dedim ve "hayır ne barı ya siz deli misiniz, yok bir yere gitmek" cevabıyla karşılaşıp kıçımı kırıp oturdum. halbuki "yeaa kızlarla alışverişe gidicez yarın" desem gider/gelirdim sonra da anlaşılmazdı bu durum. tamam bende de zaten anksiyete bozukluğu var BENCE (teşhislenmedim) ve takıntılı, obsesif bir insanım ama yetiştirme tarzına da bok atabilir miyiz bu durumda?

çocuklarımıza azıcık yalan söylemeyi de öğretebilmeliyiz bence. dün sevgilim halimi görünce "azıcık bencil olmaya çalış, biraz zevk al" falan dedi. niçin böyleyim ben allah aşkına? biri bin yapmakta üstüme yok resmen.

azcık ağzıma yüzüme vurun ama sonra sakinleştirin lütfen beni.

 
bence insanların sana duyduğu güveni çok fazla büyütüyorsun gözünde. bu kadar abartılı olmasam da ben de böyleyim.

yönetici de olsa, anan baban da olsa biraz bencil olmak gerekiyor gerçekten. kimse senden değerli değil.
  • piremses  (27.06.18 09:32:31) 
bence fazla sorumluluk sahibisiniz
naçizane önerim bütün bu süreçlerin öncesinde bir karar verin ve uygulayın
pişman olsanız da kararınızı uygulayın
"hasta oldum ve işe gitmeyeceğim"
"mazeret izni kullanacağım" gibisinden
  • superb  (27.06.18 09:43:31) 
birşey olmaz, bu kadar takmayın. benim ofisimde gelmeyen biri olduğunda farketmiyorum bile, muhtemelen sizde de benzer bir ortam var. işler aksamadıkça kimse sizin üzerinize gelmez ki iş yoktu zaten diyorsunuz. o nedenle kafanızda kurmaya gerek yok. kendinizi rahatlatmaya bakın.


  • jesusman  (27.06.18 09:55:34) 
Bu "sirketi inanilmaz sahiplenis" degil ki. Siz saglik mazeretiniz gitmenize engel degilken gitmemeyi tercih etmissiniz ve bu durumda ya mazeret izninizi kullanmaniz gerekmis ya da ucretsiz izin alacakmissiniz. Sizin de dediginiz gibi "hem param kesilmesin hem mazeret iznim azalmasin" dusuncesine sahipmissiniz. En azindan bu durumda gayet bencilce davranmaya calismissiniz. O yuzden sevgiliniz hatali, azicik bencilligi bile gecmissiniz. Tebrikler :)


  • lamira  (27.06.18 09:56:33) 
İş konusunda kendine ve işe duyduğun saygıdan oluyor bu bence. Ama yine de arada geç gitmek ve asmak da makul şeyler. 8 yıldır çalışıyorum, astığım gün sayısı sıfır. Ama erken çıktığım zamanlar çok oldu. Ya da 1 konferansa gidip 1 oturum sonrasında kaçtığım vs. oldu.

Yalan söyleyememe durumu bende de var. Ama profesyonel hayat insanı götünü kollamak için arada bi yalan söylemeye zorluyor. Bunu da eklemek istedim.
  • lcha  (27.06.18 10:26:25) 
8 yıldır çalışıyorum, taş kırma seansına girdiğimin ertesi gün bile işe gittim. moralim bozuktu işe gitmiyorum kafasını anlamıyorum cidden (burada anksiyete teşhisi konmuş, ciddi anlamda psikolojik sıkıntıları olan kişileri ayrı tutuyorum, onların bazen evden çıkması bile başarı olabiliyor). yeni nesilde (2015 ve sonrası işe başlayanlarda) var bu kafa. iş hayatı ayrı özel hayat ayrı...

diğer taraftan da normal izin günlerini sonuna kadar kullan hayattan zevk almaya bak bu ayrı durum. hayatına kimseyi karıştırma ama dürüstlükten de ödün vermemeye çalış.
  • hosein  (27.06.18 11:15:49) 
ben bunun sorumluluk bilinciyle ya da iş etiğiyle alakalı olduğunu düşünmüyorum. benzer durumda bir kız arkadaşım vardı ve anksiyete bozukluğundan muzdaripti. yapacağın şeyin mesleki iş olup olmaması önemli değil, söz konusu şey kendince belirlediği bir "görev" dahi olsa ve onu geçerli bir mazeret sebebiyle yapamıyor olsa senin hissettiğin şeyleri hissederdi. psikolog ya da bu alanda bir profesyonel değilim ama düşüncem şu ki bu hareketlerin altında suçluluk duygusu var, "yine bir şeyleri yapmıyorum ve suçlusu benim, yapmazsam başıma kötü şeyler gelecek" düşüncesi. zaman zaman sevgilini yeterince mutlu edemediğin, onu üzdüğün düşünceleri de geliyor mu aklına mesela? sevgilinin sana "azıcık bencil ol" demeleri bile "uff çocuğun hayatını da zehir ediyorum" duygusu oluşturuyor mu?

basit bir şey gibi görünüyor ama göründüğü kadar basit değil. bir şeyin psikolojik rahatsızlık olduğuna karar verme sürecinin o durumun kişinin günlük, sosyal hayatını etkilemesine göre şekillendiğini söyler profesyoneller. bu durumdan muzdaripsen profesyonel yardım almanı öneririm, bahsettiğim örnekteki insan git gide daha kötü hale geldi ve hayattan zevk alamamaya başladı; kötüleşmeden çaresine bak derim.
  • Bruce  (27.06.18 11:32:30 ~ 11:33:06) 
Normal bir sorumluluk hissi bu, erdem değil. Lütfen yanlış anlamayın. İşi asmışsınız ve vicdan azabı çekmişsiniz. Olması gereken de bu. Bunu zaten sık yapmıyormuşsunuz. Olması gereken burada senelik izinden almak (mazeret değil çünkü).
Aileye yalan söylememek de böyle bir şey. Benim de ailem bu konuda çok sıkıydı. Lise boyunca erkek arkadaşlarımın doğum gününe gidemedim. Yalan da söyleyemedim. Kaldım evde sinir içinde. Şimdi kızlarım var. Onları bazı şeylere ikna edebilmek için ablam "beyaz yalanlar" söylüyor. Ben söylemiyorum. Bu yüzden kızlarım bana güveniyor. Teyzenin ikna yollarına her zaman itibar etmiyorlar.
Bu bir tercih. Siz doğru tercihi yapmışsınız. Bunu değiştirmemenizi tavsiye ederim ben.
  • SiyamkedisiZorro  (27.06.18 12:40:24) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.