Geçen Aralık ayında da benzer bir tartışma dönmüştü. Şuraya bakarsan 2 farklı hatta (ilk ikisi daha benzer soruna işaret ediyor) 3 farklı cevap var:
www.gazeteduvar.com.trİlk iki cevap baz etkisi sebebiyle (kendi hesaplarıyla sene sonunda ilan edilen %11,1'lik büyümenin bu etkiden arındırıldığında %1,2 olduğunu hesaplıyorlar), üçüncüsü ise TÜİK'in istatistiki hesap yöntemini değiştirmesiyle açıklıyor. Ali Rıza Güngen'in cevabı yukarıda yetersiz verilmiş, orjinali burada:
www.politikyol.comBütün cevaplarda göze çarpan istatistiki oynamalar. Bu Türkiye'ye özgü değil, günümüzün en önemli neoliberal safsataları istatistiki yalanlarla sürdürülüyor. Eurozone ve 2008 krizlerinde mevcut kurumsallaşmaya getirilen eleştirilerden biri buydu. Ki dünya çapında değişen bir şey olmadı. İkinci göze çarpan ortaklık ise Türkiye'de gelir eşitsizliğinin giderek artması ve büyüme üstüne kurulan hayallerle bunun görmezden gelinmesi. Bu da Türkiye'ye özgü değil gerçi.