Hem olabilir, hem olmayabilir.
Notre Dame’ın kamburu gibi bir şekil bozukluğu ya da Ağır Yaşamlar’da bir sezonu geçirtebilir olmadığı sürece ya da tam tersi, görünce dağın taşın yerinden oynayacağı bir yakışıklılığı veya deli gibi bir şeytan tüyü yoksa insanların tipini çok da anlamıyorum. İnsanları siluet olarak görüyorum, ki zaten 4-5 kere görmeden de tanıyamam pek kimseyi. Hatta, ortam kalabalık olduğunda abimi de tanıyamadım. Milleti t-shirt’ten, monttan tanıyorum. Herkes birbirine benziyor bence ve tanımadığım herkes bir silüet sadece. İki ağız, iki kulak, bir burun, vb. İnsanlar konuştuklarıyla, söyledikleriyle yavaş yavaş tiplerini dolduruyor.
Yaşımdan dolayı böyledir diyecektim ama 20-22 yaşlarındayken Azra Akın dünya güzeli olmuştu ve o zamanlar Kıvanç Tatlıtuğ’la sevgililermiş. Tanımıyordum Kıvanç Tatlıtuğ’u. Beyaz Show’a çıkmıştı ve bir şeyler söylemeye çalışıyor, cümle kuramıyor; konuşması cok sıkıntılıydı. Oda arkadaşım “Dünyanın en yakışıklı adamı yeaaa” gbi bir şey dedi; adama baktım baktım “Konuşamıyor, bu mu yakışıklı” dedim. Meğer adam Best Model, vb. imiş o sıralar. Eskiden de varmış demek ki. Ha, Dean Winchester için iki bölüm içinde “Bu çok yakışıklı” dedim, öyle birkaç istisna oldu.
Hani sevgiliye “Sen Brad Pitt’ten daha yakışıklısın” dersin ve inanmaz ya, ama öyle görünüyor gözüme. Brad Pitt çevresinde haleyle dolaşmıyor ki benim gözümde. Sevgili ise parıl parıl parlıyor.
cay koy geliyorum’un dediği gibi bir baraj var. Barajdan sonrası çok bir şey fark etmiyor.
0