Yazarken dinliyordum: https://youtu.be/anK-WR7MbaMMalum yine uyuyamadığım-uyuyup, istemsizce uyandığım- bir gecede; limonlu sıcak su içerken birşeyler tarayayım dedim, ''öğretici'' bir hikayede densizlik ile samimiyetin ayrımı geçiyordu. Eski bi' patronum firmaya dair eleştirilerimde aşağı yukarı ş
Yazarken dinliyordum:
youtu.beMalum yine uyuyamadığım-uyuyup, istemsizce uyandığım- bir gecede; limonlu sıcak su içerken birşeyler tarayayım dedim, ''öğretici'' bir hikayede densizlik ile samimiyetin ayrımı geçiyordu.
Eski bi' patronum firmaya dair eleştirilerimde aşağı yukarı şu ifadeyi kullanmıştı; ''.... çok agresif ve ukalasın...'' devamında da benim için şirketteki pozisyonum pozitif anlamda değişmişti. Oradan aklımda ''lan aslında ukalalık kötü bir yaklaşım biçimi de değilmiş'' kalmıştı ancak daha sonra bi' ik yöneticisi-mimar- ile sohbetim sırasında bazı fikirlerime ''bunları kimseye söylememelisin'' demişti.
Yine bundan yıllar önce bi' ofiste çalışırken o zamanki patronum da; ''...bazı insanlar bir soru karşısında biraz sessizleşir ve hemen yanıt vermezler, bu aslında bi' had bildirme eylemine giriştiklerinin işaretidir hemen savunmayı kuracaksın kafanda...'' gibi birşey söylemişti. Oradan sonra bu yaklaşıma karşı algıda seçiçilikte farkettim ki, bunu yapanlar genelde yaşlı insanlar oluyor, yani kendince bi' had bildirme çabasına girenler. Keza patronumun da şikayeti aşağı yukarı bu konu üzerineydi, dinazor tabir edilen kişilerin toplumdaki yerini ''hamle'' ile geçememekle alakalı.
Şimdi tüm bunlar geveze beynimden geçerken; ukalalık/saygısızlık ile samimiyet/açıksözlülük arasındaki çizgiye başka insanların yaklaşımını merak ettim. Eğer sizin tavrınıza göre cevaplarsanız, okurum.