Ben uzun zamandır bunu hissediyorum ve tam tersi, bu beni mutlu ediyor. Ne güzel, yaptığını önemi, anlamı yok; dolayısıyla aslında ulvi bir sorumluluğun yok, dolayısıyla istediğini yapabilirsin. Bunda öbür dünya inancımın olmaması ve "Ölüm de var" düşüncesi eklenşnce "Anam, zaten her şey ölene kadar, yaşa istediğin gibi anasını satayım. Dünya Büyük İskender'e mi, kalmış, Sultan Süleyman'a mı kalmış, Nikola Tesla'ya mı kalmış, Rahibe Teresa'ya mı" rahatlığı veriyor tam tersine.
Yaptığının anlamı şu, sen ne koyarsan anlam o, bir anlam da koymak zorunda değilsin. İçinden Rahibe Tereda olmak gerekiyorsa yine olunr ama bununbir hedef ya da ulvi bir amaç olması gerekmiyor. "Benim büyüyünce Rahibe Teresa olasım var" diye geçmek yeterli, o da yarı yolda değişse olur yani.
Şu an bir hedefim var. İki günlük bir hedef. Hedefe ulaşacağım diye sağlığımın köşesinden döndüm; hedef olmasa veya amaç olmasa dünya daha güzel bir şey bence. Hedefi koymak zorunda kaldım; hedefi ıskalarsam gelecek ve hedef koyamama lüksü göçüyor.
Hayat suni hedeflerle kaybedilmemeli bence, hatta hayatta en nefret ettiğim laf "Rotası belli olmayan gemiye hiçbir rüzgar yardım etmez". Tam tersine bence A noktasından B noktasına gitmeyi kafasına koymuş gemi C noktasından başlayıp Z noktasına kadar birçok noktayı kaçırır, keşfedemez. Rota bana at gözlüğü gibi geliyor. Ara ara, paşa paşa o at gözlüğünü giymek zorunda kalıyoruz tabii.
O yüzden önemli ve değerli olacağına; anlamsız olsun, değersiz kalsın; değerini kafama göre veririm ben, nemo problemo.
Şı an yolumu değil; tamamne kimliğimi kaybettim. O bile önemli değil ama buna alışmaya çalışmak koyuyor bana. Çünkü sonuçta ben de önemli değilim anasını tekrar satayım.
0