Öncelikle komünizm demokrasinin olabilecek tek yönetim biçimi olduğunu söyler ve liberalizmin demokrasiyi askıya almasını eleştirir. Ben komünist literatür içinde bir tane bile demokrasi eleştirisi görmedim. Eğer bahsettiğin liberal demokrasinin temsil, uzmanlık ve [özellikle 19.yy'da] mülkiyet-cinsellik üstünden gerçek demokrasiden uzaklaştırmasının eleştirisi ise bu genel olarak demokrasiyle ilgili değildir.
[ps: burada belli başlı komünist gruplarda (özellikle Leninist), burjuva devletinin bütün işlevlerini yıkmak için proletarya diktatörlüğünü parti aracılığıyla kurma denemesini atlıyorum. Leninist çerçevede bile amaç proleterya diktatörlüğünün, bütün karşı devrimci ve gerici mekanizmalar bertaraf edildikten sonra yerini komünal demokrasiye bırakmasıdır. Ancak tarih bunun yanlış çıkardı.]
Yani komünizm ile demokrasiyi ayıran bir şeyler yoktur. Peki komünizm ile liberal anlamda bir demokrasiyi neler ayırır? İlk olarak temsil meselesi. Hem komünistler hem de anarşistler için yerel, kurul biçiminde karar alma temeli oluşturur. Belirlenmiş bir coğrafi çevrede yaşayan kişiler, o çevre hakkında bütün yaşamsal kararlarda tek söz sahibidir. Seçimle merkezden konuşan herhangi bir temsilci, bu grupların karar alma haklarını elinden alınmaz. Örneğin bu tip bir yerellikte, rant amacıyla Karadeniz ve Akdeniz orman ile derelerinin talanı, yerel grupların karşı çıkmasıyla durdurulabilir. İkinci bir fark liderlik ile konsey farkı. Komünist bir demokraside lider kesinlikle olmaz. Kurullar ve konseyler karar alma mekanizmasının temelinde yer alır. İlk iki komünist denemeye (ilki alman askerleri ikincisi stalinist devletçilik ve rus emperyalizmi altında ezildi) bakarsan konsey karar alır, lider değil (Paris komünü ve sovyet-rusça konsey demek zaten- deneyimi). Son olarak da, aralarında çok fark olabilse de kendini komünist tanıyan biri olarak siyasi seçim ve kararlarda cahilliğin rol oynadığını hiç düşünmüyorum. Bu cahillik meselesi de, liberallerin 19.yy'dan beri genel oy hakkını askıya alma ve uzmanlık adı altında kendi kendilerine yönetme amacıyla dolaşıma soktukları bir söylem. Tam tersine, siyasi kararlar arzular ve duygulanımlar çerçevesinde alınır. Örneğin AKP'nin bu kadar oy almasının sebebi halkın cahilliği değil, halkın belli kesimlerindeki arzu ve duygulanımlara (özellikle yabancı korkusu, küreselleşme karşıtlığı, aile içi patriarşi vb.) AKP'nin eklemlenmesi ile ilgili.
Bu farklar dışında ne liberal demokraside ne de komünist bir demokraside %51'in %49 üstünde egemenliği söz konusudur. Eğer çoğunluğun seçimle istediği her şeyi yaptığı bir rejim arıyorsan o tiranlıktır. Plebisit ve halk oylaması, belli başlı konularda, demokrasinin değil, tiranlığın araçlarıdır.
0