Alkol karşıtı duyurular değil bence, daha çok 'Nesini seviyorsunuz', 'Tadını seviyor musunuz' gibi sorular açılıyor genelde. Alkolün acı tadını sevmeyenlerden biri de benim, kokteylleri seviyorum tatlı tatlı ama şaraptır, biradır sevmiyorum. Avrupa'da yaşadım, Türkiye'de de ya da yaşadığım herhangi bir yerde muhabbetin hatrına içki içiyorum. Türkiye'de genelde bu beraber gittiğimiz rakı sofrası oluyor, yurt dışında duruma göre bira ya da şarap. Çünkü tadı acı geliyor, yoksa tadını seven birine neden karışayım. Muhabbet sırasında içilmesi neden rahatsız gelsin, kaldı ki çakırkeyiflik kafasını severim de. Param varsa Tequila Sunrise söylerim, yoksa votka-vişne. Yaşım geçti artık, üniversiteli değilim. Ağzıyla içmeyip, içki muhabbetini kusmalı işemeli ayine çevirenle de uğraşamam.
Avrupa'da bunu söylemeyi geçtim, iş yerine ilk başladığım gün odaya ilk girdiğimde ellerim çok doluydu. İki kişi 'Biz aşağıya sigara içmeye iniyoruz, gelmek ister misin' demişlerdi. Ben de hem elimdekileri göstermiştim, hem de 'Teşekkürler, sigara içmiyorum' demiştim. Sonra bir buçuk aya yakın kimse benimle 'Günaydın', 'İyi akşamlar' dışında konuşmadı. Milletle konuşmaya çalıştıkça terslediler. Bir tek Kolombiyalı bir arkadaş vardı İngilizce bilmeyen, o benimle konuşuyordu sağ olsun. Bir buçuk ay sonra birlikte çıkışta pizza yemeye karar verdiler ve yanlarında ben olduğum için mecburen sordular. Ben de çok yalnızdım o dönem ve gurursuzca kabul ettim. Onlar da pek memnun olmadılar bu duruma. Peşinden, domuzlu pizza ve şarap geldi. Bunları yiyip içerken 'Dur, ne yapıyorsun! Şu domuzlu, bu da alkol' dediler. 'Eeee' dedim. 'Aaaa, yiyorsun!!!' yaptılar. 'Ne oldu ki' dedim, 'E sigara içmiyorsun' dediler, 'E içmiyorum' dedim. 'İlk gün seni sigara içmeye çağırdım. Gelmeyince, 'O Türk, sigara içmez, içki içmez, neden onu çağırıyorsun, bize vaaz versin diye mi' diye bana kızmışlardı. Başının açık olduğunu söyleyince, burada açıyor ama ülkesinde kapalı' dedi. Ben de bir daha seni bir yere çağırmadım' dedi. Peşinden ülkemizdeki deve varlığından, babamın eş sayısından konu açıldı. Bu grubun da yarısı Fransız, yarısı İspanyol. O kadar uzak ülkeler değil, aramızda birkaç ülke var. İnsanlar da okumamış insanlar değil, doktora öğrencileri. Arada bir iki Kolombiyalı var. O günden sonra selam sabah da verdiler, plaja voleybola da çağırdılar. 1.5 aydan sonra arkadaş grubu diye bir şeyim oldu ve her şey benim 'Sigara içmiyorum' dememle başladı, şarap içmemle son buldu.
Neden ben yaklaşılabilir bir insan olduğumu domuzla ve şarapla kanıtlamak zorundayım? Ben şarabı içmeseydim, domuzu yemeseydim, kötü ve selam sabaha değmez, dışlanan bir insan mı olarak mı kalacaktım? Ben haşema giysem olduğumdan farklı bir insan mı olacaktım, bikini giyenlere karşı mı olacaktım; kaldı ki dini inancım bile yok. Bir arkadaşım var mesela, alkol mayasına alerjisi var. İçtiği anda hastaneye kaldırıyoruz; benim yerimde o olsaydı millet onunla konuşmayacak mıydı hiç? Bu durumda kim kötü niyetli?
Bunu da 'Eyyy Avrupa, sen kimsin' anlamında söylemiyorum. Alkol içmemek alkole karşı olmak demek değil. Alkol sevmemek ve istememek 'Dincisin o halde' demek değil. Alkolü sevmek, 'Oooo sen kafa birisin' demek değil. Ya da 'Bira ne süper şey, tadına bayılıyorum' diye duyuru açsa, onun alkolü yücelttiğini düşünmem. Önyargı ise her yerde önyargı.
0