qazaqwsx +1
Hayalperest değilim. Hayal kurmayı çok severim ve çok hayal kurarım ama genelde ayakları yere basmayan hayaller kurmayı severim. Örneğin, çocukken banyoda şarkı söylerken komşumun bir plakçı olduğunu ve banyodaki sesimden çok etkilendiğini ve bana hemen albüm yapmak istediğini, sonra da ödüller aldığımı, müzikallerde oynamak için kapışıldığımı hayal ederdim. Oysa şarkı bile söyleyemem. 11 yaşındaki hayalim buydu mesela, konserlere, gazinolara, vb. çıkıyordum ama büyümeden, o yaşta. Şimdi içeriği değişse de bu uçuklukta ve bu çapsızlıkta hayal kuruyorum. Bu hayaller orada kalıyor. Başrolünü benim oynadığım bir kısa film gibi izleyip hayatıma devam ediyorum. Ayağı yere basan hayaller kurup bunların peşinden gitmediğim için hayalperest sayılmam.
Hayatımın gidişatını da önemsiyorum ama bunu kontrol etmek için stratejik planlar çok yapmıyorum. Bununla ilgili en fazla 2-3 stratejik karar verip uygulamışımdır. 'Hedefim bu' deyip o hedeften ziyade 'İlerisi için bu mantıklı görünüyor, zaten yapmak da istiyorum. O halde yapayım' ile 'Ne yapmak istediğimi bilmesem de, şunu yapmak istemediğimi bilmiyorum' ve 'Şu anda şunu yapasım var' arası bir yerde.
Tutkularımın peşinden gidiyorum ama 'Du bakalım, bu yolun sonu nereye çıkacak' şeklinde. Şu ana kadar bir iki kere gittiğim yol ayağıma dolandı, İnek Şaban'ın dediği gibi 'Tünelin bu ucu bomb.k bir yere çıktı' ama sonra oralardan da başka bir yere çıktı. Hakkaten hayatın nereye gittiğin değil, gidilen yolun kendisi olduğunu düşünüyorum. Yoluma çıkanı severek ya da üzülerek kabullenip bir sonraki yolculuğu beklerim.
O an hayat güzelse böyle oluyor.
s-media-cache-ak0.pinimg.com 
O an zorluklar varsa şöyle
www.brainyquote.com