herkesin hassasiyeti farklılık gösterebilir. ben mesela millet, vatan, toprak bütünlüğü gibi insanların yarattığı kavramlardaki çatışmalara ve olumsuzluklara üzülmüyorum. elbette herkes güle oynaya askere gitmiyor ama askere yollarken konvoylar, arabalar, en büyük asker bizim asker ölünce aaaaaaaaaauuuuuv. yok öyle. zaten ölen için hiçbir farkı yok.
bu, topluma yedirilmiş bir psikoloji. askerliğin, savaşmanın, hayali sınırların savunulmasının erdemli, onurlu bir şey olduğu yediriliyor. yok öyle bir şey. bizler, ortak paydada insanız. türk, fransız, ingiliz falan değiliz. sırf birileriyle aynı topraklarda doğdum, aynı dili konuşuyorum diye onun ölümüne diğerlerinden daha da fazla üzülecek değilim.
insanların hayatını kaybetmesi olasılığını kabul edilebilir kılacak kadar değerli hiçbir şey yok bu dünyada. savaşlar, çatışmalar hep boşuna.
asıl dert edinilecek şeyler açlıktan, hastalıktan ölen milyonlarca insan. tamamıyla yok ettiğimiz doğal düzen. bizler kadar güçlü olmayan diğer türlere karşı uyguladığımız zulüm, görmezden gelme. asıl bunlar varken eğlenceler falan bana üzücü geliyor. askerin ölmesine madem bu kadar çok üzülen var, 30 milyon insan çıksın yapmıyorum lan askerlik falan desin. belli bir düzeni korumak, yaşamımızdan daha önemli değil. sivil halkın yaşamına dair de bir tehdit varsa bu tehditi bertaraf etmek için anlaşma değil çatışma yoluna giden ve bu bertaraf için de insanı koruma amaçlı başka insanların eğitilmesini amaçlayan militarist anlayışa kafa atalım.
edit: offfff, daraldım duyurudaki mentaliteden. insanların eğlenme seviyeleri de eleştirilebilir sınırlarda görülmüş. artık bu kalıbı aşırı kullanmaya başladım ama herkes işine baksın ya. kimin, ne kadar eğlendiği ya da hangi sınırlar içerisindeki eğlencenin kabul edilebilir olduğu diye bir şey yok. sizin özgürlüğünüze değmediği sürece kimsenin, hiçbir hareketini eleştiremezsiniz. kendinizde toplumsal vicdan kisvesi altında bu hakkı görmeyi bırakın artık.
0