önce bi' duruyoruz; ruhumuzun bize yetişmesini bekliyoruz. Bu sırada çokca uyuyoruz, çokca koşuyoruz, çokca okuyoruz. sonra böyle bi' zaman geliyor, mesela susadığımızı filan farkedebildiğimiz anda, yani aklımızı tekrardan yavaş yavaş kullanabildiğimizi farkettiğimizde ; elimizde kalanlarla birlikte neler yapabileceğimize bakıyoruz. Elimizdekileri yazıyoruz bi' tahtaya, sonra bunlarla neler yapılabilir acaba diyor ve kendimize yeni yol haritamızı çiziyoruz.
Yani, tabiri caizse yeniden başlıyoruz. Sürekli hemde, herseferinde daha da azalarak. Sonra bi' yerden sonra yani; rutine biniyor. dertler toplumsal sıradanlık çizgisine oturuyor, bunun bi' diyagramı var. O saatten sonra da para kazanıp, etrafımızı mutlu etmeye çalışıyoruz, sonrası sonrası sessizlik işte.
0