Aynı şeyi iş gerginliği yaşadığımda, iş zor olduğunda veya işten bunaldığımda hissediyorum. Hatta şu anda hissediyorum çünkü iş zor değil ama hakkını vererek nasıl yapacağımı bilmiyorum, önümde dağ gibi görünüyor ve açıkçası gerginim. Ki yaptığım işi de çok seviyorum, hobi-iş buluşması gibi bir şey benim için. Oraya yerleşiyorum olmuyor, buraya taşınıyorum olmuyor, yürüyüş yapıyorum, yine pek olmuyor. Rahatsızım.
Geçen gün 'procrastination'ın aslında en büyük nedeninin stres olduğu yazıyordu. Hatta bunu 'can't get out of one's own head' diye bir deyimle ya da 'I'm trapped inside my head' gibi ifadelerle açıklıyorlar. Yani, içeride kapana kısılmış gibi hisstemek, sürekli yapılacak işi veya kişiyi bekleyenleri düşünmekten ne yapacağını şaşırmak, 'Düşün düşün, b.ktur işin' haline gelmek olarak tanımlayabiliriz. Hatta buna 'anxiety-related procrastination) diyorlar. Buna ek olarak 'İşi yetiştiremezsem, bittim' gibi negatif sonuç bekleyen düşünceleriniz varsa, 'Düzgün yapamayacağım nasıl olsa' ya da 'Düzgün ypamayacağıma, hiç yapmayayım' eşlik ediyorsa, yapacağınız işin tanımı tam belli değilse, çok iş varsa ya da iş batırılırsa çok büyük sorun çıkacaksa, gelecek kaygısı varsa, bunlar da anksiyeteye çing çing diye artı puan ekliyor ve çalışmayı daha da zorlaştırıyor. Örneğin, kendi özelimde denizi geçip derede boğuldum; bunu da kendime yakıştıramadığımdan anksiyete hanesine 5 puan eklendi.
Bir de anksiyete arttıkça procrastination da artıyor, artan procrastination anksiyeteyi de arttırıyor. Böyle de bir sonsuz döngüsü var bu naletin.
Bunu aşmanın yolları da kişiden kişiye değiştiriyor. Bazıları azıcık meditasyon yapıp işinin başına dönebiliyor. Bazıları yürüyüş yaparak açılıyor ve ben Duyuru'da zaman öldürüyorum (pek işe yaramıyor). Bunun için çeşitli yollar öneriyorlar, birlikte deneyelim.
Üniversite sınavı döneminde yorulduğumda (haftanın her günü erken kalkmayı beceremiyordum), annem beni 1-1.5 saat parka götürürdü. Yanımıza radyo alırdık. Manzaraya ve sakinliğe baka baka hiç konuşmazdık. Annem kendi dertlerini dışarı atmaya çalışırdı, ben kendi dertlerimi atmaya çalışırdım. Ne yapacağımı hiç düşünmezdim diyemem ama o an kısa süre elimde olan doğayla rahatlatmaya çalışırdım kendimi. 'İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı'nın İzmir versiyonunu yapıyorduk diyebilirim. Sadece sakin bir müzikle sessiz sakin oturmak çok iyi geliyordu. Sonra eve döndüğümde rahatlayıp çalışabiliyordum. Belki yine ondan yaparım.
Zorla da olsa Pomodoro işe yarayabilir.
Belki bir yerlerde bir şeyler içerken çalışmak ya da bir kütüphane ortamı motive edebiliriz, sonrasında kendinize bir ödül koyabilirsiniz. Bende ödül pek çalışmıyor, ceza sistemi daha iyi çalışıyor. Şu anda 'İş bitene kadar duş yok' iddiasına girdim kendimle, kokmak istemiyorsam mecburen iş bugün bitecek, yoksa yarına fiziksel olarak razil durumda olacağım. :)
Zorla çalıştıran şöyle app'ler var
99u.comDiyor ki 10 dakikayı hedefleyin ve çok yoğun çalışın. 10 dakika dayanırsanız, minik ara verin ve sonra bir 10 dakika daha dalın. Bu da işe yarayabilir.