Birkaç dakika ters gittiğimde ya da yolda kitap okuduğumda, telefona gereğinden fazla süre baktığımda midem bulanır, bu durum devam ederse kendimin ve yolcuların üstüne kusarım. İngilizcede buna "motion sickness" deniyor, Türkçesi araba tutması ve iç kulaktaki denge kristallerinden gelen ve gözden gelen sinyallerin ters gelmesi ile oluşuyor. Geriye oturarak ileri gittiğinde iç kulaktaki denge kristalleri "İleri gidiyoruz" diye beyne sinyal gönderiyor, göz ise "Ne ilerisi, baksana geri geri gidiyoruz. İleri dediğin vücudun ön tarafıdır" diye sinyal gönderiyor. Bu durumda beyin de "Gördüklerime mi inanayım, duyduklarıma mı" diye sapıtıyor ve mideyi bulandırarak "Bir karar verin be" diyor. Aynı şekilde, kitap okuduğunda göz vücudun sabit olduğunu düşünüyor, kulak hareket ettiğini. Aynı sabit-hareketli çeliikisi otobüsün arka koltuklarında ve gidilen yön görülemezse de yaşayabilir insan. Beyin yine harekette olma-sabit durma kararını veremeyerek sapıtıyor.
Bazı insanlarda bunun hassas olma nedeni iç kulak kristallerinin hassaslığı. Bazoları en ufak hareketi algılar, bazıları belirli şiddetteki depremleri hissetmez. Ayrıca, yaş, hastalık, prematüre doğmak , havasız ortam ve stres de hassaslaşmada etkilidir. Eğitim ve alışma ile geçmez ama baI insanlar hassaslıklarını yitirebilirler. Ben de o hassas insanlardan biriyim ve normalde yan da gidemiyorum üstelik. Yan gidiyorsam başımı arcın gittiğii yöne çevirerek oturabiliyorum, o zaman tutmuyor ama ters gidince başımı 180 derece çevirecek bir 46 kromozomlu canlı olmadığından, haliyle benim de olmadığımdan dolayı ters oturamam; oturursam tutar. Ayakta durup öne bakmalı, mümkünse yolu kısmen de olsa görebilmeliyim, bu öndeki hacı amca ya da gün teyzesi ile öpüşecekmiş gibi olmak anlamına gelse de.
Bir arkadaşım iyice hassas mesela, arabayı o kullanmıyorsa tutuyor, rahatsızlanıyor. Bunun da benzer ama biraz daha öte bir açıklaması var. Sen araba kullanacağım zaman reflekssel olarak beynin nereye gideceğini biliyor ve araba kullanan herkesin bu refleksi var. Arabayı kullanan bir başkası ise, seninle aynı reflekslere sahip değil ve %100 aynı zamanda aynı hareketleri yapmıyor. Dolayısıyla beklenen-gerçekleşen farkından dolayı beyin yine şamşırıyor, "Hani o noktada sağa dönüyorduk, dönmedi ya" diye mideyi bulandırıyor. Bu mide bulanması da vücudun verdiği güzel bir tepki, çünkü "Hey dostum, bir sorun var" diye seni uyarıyor ve aksine kulak kristalleri hassas kişiler denge hastalıklarına karşı daha dayanıklılar, çünkü vücutları bir denge sorunu olduğunda o sorunu büyümeden biliyor. Kulak kristalleri onları erken uyararak kusmalarını sağlıyor, önlemler daha erken alınabiliyor bu sayede.
Özetle,
"İnsanların güvenini kaybetmektense para kaybetmeyi tercih ederim" Robert Boscch
"Araçta ters gitmektense hem parayı hem de insanların güvenini kaybetmeyi tercih ederim" aychovsky
Edit: Bazı son çalışmalar bunun uçak korkusu ile ilgili olduğunu söylüyor. Çünkü hassas kristaller minik uçak manevralarını olduğundan çok daha büyük algılayarak korkutuyormuş. Örneğin, minik alçalmaları bir miktar düşme sanma gibi etkileri mevcutmuş.
0