[]

nasıl katlanıyorsunuz? motivasyonunuz ne?

faşizme, görgüsüzlüğe, cehalete, haksızlığa, zulme, ranta...

nerede yaşadığımız ve her gün ne insanlık dışı, akıl-vicdan dışı şeylerle karşılaştığımız malum. muhatap olduklarım belki çok azdır belki ama illa benim başıma gelmesi gerekmiyor.

güzel günler göreceğiz ama... çocuklar, bazen hiç öyle görünmüyor hava. bazen çok bunaltıyor. öyle böyle değil...

alkole ve geyiğe vuruyorum misal ben. umutlar, hayaller, planlar... ama onlar hep geleceğe dair.

bu anı, bu günü/günleri siz nasıl geçiriyorsunuz?

*bir bir yazıyorum bu olanları aklıma. çok müthiş şeyler öğreniyorum ve günü gelecek hissediyorum, inanıyorum.

 
bir gün senin inandığın, iyi şeyler yapacağını düşündüğün insanlar da güce sahip olacak ama yüzüğü ateşe atmaya kıyamayacaklar. (daha önce de kıyamadılar). kimse kıyamaz. onları yaşayınca daha da umutsuzlaşacaksın.

kendi küçük dünyanda bir şeyleri iyi yapmaya çalış. iyi bir insan olmaya, etrafındaki ufak yanlışları düzeltmeye, kendine güveniyorsan iyi bir insan yetiştirmeye çalış. böyle tahammül edilebilir sanıyorum.
  • skayas  (23.05.17 00:33:23) 
Bireysel anlamda kendimce doğruları yaşamaya çalışıyorum. Degistirebildiklerimi değiştiriyorum. Geri kalanını Allaha bırakıyorum. Allah mutlak adalet sahibidir. İnancım en büyük motivasyon kaynağım. Diğer türlü hersey anlamsizlasiyor.


  • tociess  (23.05.17 00:38:38) 
@skayas, öyle inanıp güvendiğim insanlar grubu (bir parti-oluşum-grup-dernek-cemaat) yok.

ben bir şeyin başlatıcısı olacağım. güzel insanlarla, sıfırdan...

dediğin gibi, kendimi (çok) kaybetmemeye çalışıyorum. evet iyi biriyim ve iyi şeyler yapıyorum. elimden geldiğince... "eksiğim kendi özümde"
  • runagain  (23.05.17 00:38:49) 
inşallah :) ama bir yerden sonra güzel insanLAR diye bir şey yok maalesef. güç yozlaştırıyor.


  • skayas  (23.05.17 00:41:35) 
Bir noktadan sonra kafam kaldırmaz oldu. Gündeme ilgili hiçbir şeyi dinlemiyorum, haber başlayınca kanalı değiştiriyorum, internete okumuyorum, sözlükte hakkında yazmıyorum, arkadaşlarla muhabbet oraya gelince sulandırıp dağıtıyorum. İyice kendi kişisel gundemime odaklandım.


  • doxanikee  (23.05.17 00:42:45) 
@tociess, inançlı olsam da eskisi kadar etkili değil hayatımda. giderek de azalıyor gibi ve/veya ben bunu daha bir ilerleme gibi görüyorum.

@doxanikee, güzel yöntem. ben de kısmen uyguluyorum/uygulamaya çalışıyorum onu. ama dert etmeden de duramıyorum.

@yeraltindan potlar, naptın abi ya... bitki miyiz biz? sadece ye iç mi yaşamak?..

derdi yoksa da insanın, başkasının derdinin saçını uzatır.
  • runagain  (23.05.17 00:45:25 ~ 01:00:30) 
bunların hepsinin geçici olduğunu kendine hatırlatıp, çok da uzak olmayan bir vakitte terk-i diyar eyleyeceğini bilmek.


  • yeraltindan potlar  (23.05.17 00:58:13) 
Şu anda yurtdışında olduğum için çok büyük zorluğum yok ama daha yeni geldim sayılır ve birkaç ayda bir dönüyorum, o yüzden neyin nasıl olduğunu unutmuyorum ve yeniden yeniden yaşıyorum hep. Bir olasılıkla temelli gelmiş değilim, o yüzden döneceğim yer de belli.

Gelmeden önce katlanılabilir kılan bir iki şey vardı. İlki, çevredeki doğal güzellikler. İnsanlara kulağımı tukayıp iki ağaç ve bir de su kenarı gördüm mü rahatlayıveriyırdum. İkincisi de, ortak bir hareket, ne bileyim, bir Gezi veya başka bir şey olmadığı sürece tek başıma şikayet etmenin ne bana ne çevreme yararı vardı. E aynı üç beş kişi ile, aynı leyleri konuşup, vaan kurtarıp duruyordum. İş yerinde dini ve politik kaybaklı mobbing yoğundu, durağa çıktım mı "Kabak gibi hedef ben miyim, tek etek giyen ben miyim" dye bakıyordum, Tübitak her gün saçma bir şeyler gönderiyordu ve sürekli maruz kalıyordum ama tek başıma şikayet etmekten sıkılmıştım. "Toplu bir şey yapmıyorsak, ben kafama göre rakılıyorum"a döndüm. İşyerinde yavaşlatmalara, iş bırakmalara, dayanışmalara destek verdim; o da beni biraz rahatlatıyordu. Çünkü, bunların sonunda minik de olsa bir şeyler kazandık ve en azından oturup hayıflanmanın ötesinde bir şeyler yaptım. Büyük kazanımlara ve birdenbire rek bir cephe ile her şeyin iyi olacağına asla inanmıyorum, güneşli günlerin de iki nesil sonra falan geleceğini düşünüyorum; o yüzden bu minik şeyler ve "En azından çorbada tuzum vardı"lar benim için önemli. Braveheart değilim, İstiklal gazisi değilim,. olabileceğimi iddia etmiyorum ama en azındanbir iki yerde itiraz ettim ve benimle birlikte itiraz edenlwrle bir iki şey yaptık diye mutluyum. Eğer bunlar olmasaydı, görüşüme göre olan STK'lara katılırdım ve kendime bir direnme cephesi bulurdum bir alanda.

Bunun dışında evde birtakım kurmayların vırıl vırıl seslerini dinleyip moral bozmanın bir anlamı yok. Evimin huzuruna işlemediler.
  • aychovsky  (23.05.17 01:07:22 ~ 01:08:17) 
İnancını ayakta tutman gerekiyor yoksa gercekten elde bişey kalmıyor. Yani sen uğraşıyorsun çabalıyorsun ama bizim gibi düşünenler azınlıkta olduğu için başka dayanak noktan kalmıyor. Daha bi çıkmaza giriyorsun sonra...


  • tociess  (23.05.17 08:40:33) 
İngilizce biliyorsanız, Ami Morin'in 13 Things Mentally Strong People Don't Do diye bir kitabı var, tavsiye ederim.
Orada, bir gün bana da güzel şeyler olacak, bu acılar güzel şeylerin habercisi vs diye düşünmenin yanlışlığından bahsediyordu. Yani, "bu acılardan öğrendiğim şeyler benim başka şeylerle daha iyi başa çıkmamı sağlayacak" diye düşünmek mantıklı tabii, ama sanki bir zafere ulaşmak için önce çile doldurmamız gerektiği düşüncesi ancak dini inançlar içinde kabul görebilecek bir inanış şekli. Dünyanın, evrenin bize zafer, başarı, şans borcu yok. Hayatı bir süreç, kendinizi sıradan bir insan olarak kabul ederseniz kontrol edemediğiniz şeylerle başa çıkmanız daha kolay olacaktır. Burada kastettiğim sıradan bir hayatla idare edin değil. "Benim de başıma kötü şeyler gelebilir, ben de hata yapabilirim, çünkü ben de normal bir insanım işte" diye bakmak. O umutlarınıza, hayallerinize ulaşma yolunda daha dirayetli olabilirsiniz böylece.

  • sopiro  (23.05.17 08:50:12) 
Cevapları okuyamadım ama muhtemelen ilgimi cekecek seyler var bakacağım. Mümin bir kimse olarak benim düşüncem; güzel günler filan gelmeyecek. Zulüm, cehalet zaten bu hayatın olayı.


  • klar  (23.05.17 11:46:08) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.