Ezikçeyim. Aşmaya çalışmıyorum, kimsem oyum. Bununla gurur da duymuyorum ama öyleyim. İnsan kişiliğinin kilo vermeye karar verir gibi 'İrade göstereceğim ve kişiliğimi değiştireceğim' diye azmederek kendi başına değişeceğine inanmıyorum. Değişir de, bu biraz 'Evdeki kapıyı ben yontacağım' gibi bir şeye benziyor; marangozluk yeteneği ve pratiği yoksa o yontulmuş kapı her yerinden yamuk durur. İnsan da eğer eğitimli bir psikolog, psiyatrist, vb. değilse kendini zorladıkça ve kendini yontmaya kalktıkça bilemediği işe bulaşırmış ve bunlar içeri gömülmüş, varlığı reddedilen kompleksler olarak dönüyor gibi geliyor. Doğru mu değil mi, bilmiyorum. Hatta, kendi kendini ameliyat etmek gibi diyelim. İnsan kendini narkozla görüyor; hadi genellemeyeyim, ben kendimi narkozla görüyorum. O yüzden kendi ameliyatımı kendim yapamam.
İnsanı değiştiren ve geliştirenin zaman ve bu zaman boyunca edindiği deneyimler olduğunu düşünüyorum. Daha dün bir arkadaştan bahsederken 'Artık, 3. ev sahibinde depozitoyu bağışlamamış, koparabilmiş geri' dedik. İlk iki ev sahibinin verdiği deneyimle, üçüncü ev sahibinde yırtıklaşmış, depozitoyu kurtarmış. Böyle böyle tecrübelerle geçiyorsa geçiyor gibi geliyor bana.
0