bazen, bazı insanlar başkalarının tecrübelerinden yararlanmak yerine, illa kendileri yaşayarak bir şeyleri anlama yoluna giderler.
insan doğası buna meyilli.
çünkü kibir var.
"ben biliyorum" diyoruz, "benimki öyle olmayacak" diyoruz.
çok büyük görüyoruz kendimizi.
yürümeyen ilişkinin sonunun hüsran olacağını bile bile ayrılamamak, illa karşılıklı mahvolmayı beklemek, ancak o zaman ayrılabilmek gibi.
"şu zamanı kaybetmeyeyim, perşembenin gelişi çarşambadan belli" demiyoruz.
"olsun, ben olduracağım" diyoruz, ama sonuç değişmiyor.
bizimki de ona benziyor.
illa yaşayarak öğreneceğiz diyoruz.
başkalarının deneyimlerini önemsemiyoruz.
onlara öyle olmuş, bize de öyle olacak desek de, devam ediyoruz bir şekilde.
o yüzden biz de maalesef yaşayarak öğreneceğiz bir şeyleri.
sokak röportajında "biz darbeyi sokakta durdurduk, yine olursa seçtiğimizi indirmesini biliriz" diyor evet diyecek olan adam.
"bu yaşanandan ders alayım, şu olduysa, şunun da arkasından olma ihtimali yüksek" diye bir düşünce gelmiyor aklına.
"ben daha iyi biliyorum" diyor yani.
ben de zevkle hayır oyu kullanacağım.
ve şeriatın yakınlarından geçeceğimize de inanıyorum.
ama bir yandan da tarih tekerrürden ibarettir.
yaşayıp göreceğiz.
keşke birileri "tehlikenin farkında mısınız?" diye sorarken, ciddiye alınsalardı.
evet çıkacak.
ama referandum sonucunun uygulanmasına kadar falan kime öle, kim kala tabii.
belli olmaz, bakalım.
0