hep depresif ve melankolik biri oldum. 18 yaşındayken çok ağır bir depresyon geçirdim, üzerine özellikle tetikleyen bir olay geldi başıma, 8 ay falan intihar düşüncesinin aklımda olmadığı tek bir saniye geçirmedim. o dönemi kelimelerle ifade edebilmem mümkün değil, tam anlamıyla ölümün kıyısında gezdim ve hatta buraya "öteki taraftan" baktım diyebilirim. öyle bir histi. depresif, mutsuz insanın yaşayacağı bir süreç değildi; onun bir ötesinde, intihardan önceki son durağa gelmiştim sanırım. bir tane ciddi girişimim de oldu hatta ama beceremedim.
sonra aile-arkadaş desteği, psikolojik yardım, sosyal hayata entegre olmak derken işte yavaş yavaş toparladım, iki sene içerisinde %70-80 oranında kendime geldim. son yıllarda çok daha zorlayıcı bir hayatım olmasına rağmen (malum yetişkinliğe giriyorum, sorumluluklar dört koldan saldırıyor, artık "adam" olmak zorundayım, köşeye geçip ağlarsam kimsenin benim için bir şey yapmayacağını biliyorum vs) intihar etmeyi çok çok nadiren düşünüyorum. o da "ulan yoruldum yaşamaktan be" şeklinde oluyor zaten, "intihar edeyim" diye değil. intihar etmeyi istemiyorum yani hiçbir zaman.
bana sorarsan ben kendim ne olduğunu gördüğüm için artık istemiyorum diyebilirim. o köpek gibi acı çektiğim, intihar edeceğimi düşününce sevinçten ağlamaya başladığım dönemde "abü zaten bi tane hayatın var yea, ölüp napıcan" diyenlerden nefret ediyordum ama şu an onlarla aynı görüşteyim. bi tane hayatım var amk. yaşadığım sürece öyle veya böyle ayağa kalkabildiğimi kendim tecrübe ettim. ne ölücem. gerekirse yine o süreci yaşar, yine acı çeker, yine kafayı yerim ama ölmem. tüm o deneyim bile şu an yaşadığım için anlamlı mesela... eğer ölmüş olsaydım, her şeyimle birlikte o da yok olacaktı. ne gerek var halbuki. yaşamak güzeldir demiyorum ama ölmeye gerek yok yani bence.
0