[]

nasıl aştınız?

Kadınlar, size doğdunuzdan beri aşılanan cinsellik, seks vs. ilgili olumsuz fikirleri,yasakları, bekaret vıdı vıdı teranelerini nasıl aştınız ya da aşabildiniz mi? ilişkilerinizde zorlandınız mı bu yüzden genel anlamda?




 
Erkekleri daha yakından tanıyınca, kimsenin kendimi dizginlemeye değmediğini anlayınca, bencillik duygularım ağır basıp yüzeysel düşünmeye başladığımda, kendimi her şeyden çok sevdiğimde ve kendi doğrularımın genel geçer doğrulardan çok daha kıymetli olduğunu farkettiğimde aştım.


  • megalomaniac  (16.02.17 22:35:09 ~ 22:42:03) 
Nispeten baskıcı en azından cinsellik tabusunu yıkamamış bir ailede yetişmeme rağmen hiçbir zaman takmıyordum ben. Evet sorun yaşadım erkeklerle ilişkimde, ama sorun yaşatana kapıyı gösterince ortada bi sıkıntı kalmıyor. Yaparken iyi ama iş ciddileşince ımı bıkiri istiyim diyen tipleri insandan saymadığım için.


  • bir nick var benden iceri  (16.02.17 22:42:11) 
Ben gelenek görenek dışında fiziksel teması pek sevmiyorum. En basitinden el tutmak birisine sarılmak bile pek hoşuma gitmiyor ama çaktırmamaya çalışıyorum.

Bunun dışında üniversite başlarında babam bir gün bekaret çok saçma yav diye bi konuşma yaptı pat diye. Hayatımda daha fazla utandığım bi an olmadı herhalde. Konuşunca zincirlerimi kırmadım ama rahatladım diyeyim.
  • jazzabel  (17.02.17 00:14:42) 
aşamadım.


  • pinkpeony  (17.02.17 00:21:40) 
çoğu konuda cevremden ve ailemden bagımsız olabildiğimi düşünüyorum. zaten 13- 14 yasımda ailemin yanından ayrıldım, ayda bir görüşüyorduk. bu konularda da bana telkinde falan bulunmadılar. böyle olunca bişey ' aşılanamadı' bana.

tabii ki toplumun aşılamaya calıstıgı birtakım seyler var yine de ama onların ben amk diyorum.
  • yuvarlanantencereninkapagi  (17.02.17 00:25:37) 
bu konularla alakalı toplumsal değerlerin çok ikiyüzlü ve saçma olduğunu fark ettiğimde. sorup sorguladığımda hiç tatmin edici cevaplar alamadım, birçok konuda olduğu gibi. dini inancın da olmayınca elinde bir şey kalmıyor.


  • shin  (17.02.17 01:00:13) 
İlk birlikte olduğum kişi ile zorlandım. Kafanda saçma olduğunu düşünüyorsun, başka birinin biriyle sevişmesi kötü bir düşünce gibi gelmiyor ama yaşamaya gelince heyecandan öte bir korku oldu. Hani, kadın ıslanır sonuçta; tüm o ıslanma geri kaçtı. Tabudan öte ekranda gördüğün ama senin bilmediğin, ortalıkta hiç konuşulmayan bir şeyi yaşamak çok garip.

Şöyle gibi; hayatın boyunca hiç tuvalete gitmemişsin gibi. Bazıları tuvalete gitmeye 'Iyyy, çok kaka, çok pislik, iğrenç, yivrenç' diyor ve çoğunlukta, tuvaletle ilgili filmler var ve bunlar el altından satılıyor (o dönemde internetten film ya inmiyordu, ya bir iki günde iniyordu), bazıları 'ne olacak, insani ihtiyaç' diyor ve o kesim azınlık. Kapalı kapılar arkasında insanların tuvalette olduğunu biliyorsun ve nasıl olduğunu merak ediyorsun. Teorik bilgin var ama pratikte ne olduğu hakkında pek bir fikrin yok. Dolayısıyla, o an geldiğinde insan ne yaptığının biraz fazla farkında oluyor. Atılan bir golü yavaş çekimde izler gibi; 'Oluyor, oluyor, oluyor, oldu sanırım, oluyor galiba, oldu' şeklinde, fazladan bir bilinç geliyor.

Zaten ilk sevişme kadınlarda genel olarak kötü geçen bir sevişme imiş; onu çok sonradan makalelerden öğrendim. Amerikan kadınları için iyi geçen ilk sevişme oranını %2 olarak gösteriyordu; Türkiye'de de ya benzer ya da daha düşük olacağını tahmin ediyorum.

Oysa, ailemde sevgilisi ile birlikte yaşayan kişiler vardı ve ailem hiç kötü gözle bakmamıştı, benimsemişti diğer kişiyi. Arkasından laf eden olmamıştı. Babam da 'Alt tarafı bir imza, gönül bağı olduktan olmadıktan sonra ne fark eder ki' diyordu ama aynı babaya 'Ben seviştim' desem kalpten gider. Sevişmiş olmamdan değil de, bizimkilerin gözünde hala küçük kızım, 'Hangi pedofil sulandı sana' diye üzülür; anlatamazsın 'Baba, ben 30'u geçtim' diye.

Seviştim diye dünya başıma yıkılmadı, bunalıma girmedim, suçluluk/kirlilik duygusu ya da yayın yapma ihtiyacı hissetmedim. Yine de o an kafamda 'Kadın olmak' olarak kodlanmış. Yataktan kalkınca topuklu ayakkabı ile yürüyebilir olacağımı sanmıyordum, bir anne gibi davranmayı beklemiyordum ama ona eşdeğer bir 'kadınlık' bekliyordum. Kadın olmadığım gibi, 'Eee, bugün dünün aynısı' oldum. Devamında görünürde bir sorun yoktu da, aslında çok büyük bir sorun vardı. Her şey güzel de ben zirve yapamıyordum (İlgili kelimeyi iş bilgisayarından yazamıyorum da, yasak). Oysa dışarıdayken iyiydi, içerisi ile ilgili büyük beklentilerim vardı. 'Sırf dışarıdayken böyle ise, içeride nasıl uçuluyordur kimbilir' diyordum; çoook büyük hayal kırıklığı oldu. Adamda sorun yok, yapması gerekeni yapıyor, dayanması gerektiği kadar dayanıyor; bende tık yok oğlu yok. Tüm bunların bu vıdı vıdı ve teraneler sonucu olduğunu düşünüyorum. O an bir şey düşünmesen ve kendini kaptırmış olsan, sen hissetmesen bile yolda giden adamın bacaklarına bakması ve senin defansif hale gelmen gibi şeyler etkiliyor bunu. Baskıcı bir ailede yetişmedim ama toplum baskılıyor da baskılıyor. Bu baskı sonucu da insan ya kendini topluma verip kabuğuna çekiliyor, kapanıp ilişkiden soğuyor ya da isyan edip 'Ey toplum, ben seni hiçe sayıyorum. Oooh, bu da senden intikamım' havasına giriyor.

Nasıl aştım? Aştım mı, bilmiyorum. Bununla ilgili görünürde bir sorunum yok. Zirve ile ilgili (ya bu kelime de çok komiğime gitti şimdi) sorunları neyle ve nasıl aştığımı burada 300 kere anlatmışımdır. Biri bu konu ile ilgili bir şey söylese 'He anam he' diyecek kıvamdayım ama hala bu vıdı ve teranenin etkisinde olduğumu düşünüyorum. Çünkü sevişme bir keşif işi, keşfettiğinin yüzlerce katı bir keşfetmediğin olan derya. Herkesin mezhebine göre bir hayal dünyası, coşturduğu şeyler var; haliyle benim de var. Yine de denemediğim ve denemeyi asla düşünmediğim birçok şey var. Örneğin, ilgili terimi yine yazamıyorum buradan ama sevişme sırasında acıdır, dayaktır, işemektir, 'Oramıza top, buramıza çubuk sokalım' gibi şeyleri sevmiyorum. Belki kafamda toplumsal tırı vırı olmasa sevecektim ve belki şu an aldığımdan daha da fazla zevk alacaktım; bilmiyoruz. Belki de tırı vırı hala kafamızın içinde ve bize bu sınırları sunuyor. Belki hetero olmayacaktım sadece, tüm cinsleri kucaklayan, hatta cinslerin ötesini kucaklayan biri olacaktım ama olamadım ve birçok şey kaçırdım; nereden biliyoruz. Belki daha da renkli hayallerim olacaktı, belki de "üç-beş şeyds of ayça" takılıyorum da haberim yok.

Bunun kadınla ilgili olduğunu düşünmüyorum sadece. Eşcinsel değilse erkekler de bir kadınla birlikte oluyorlar ve onların travmalarını ya da en basitinden sıkıntılarını taşıyan kişiler oluyorlar. Haliyle bunu kadınlar kadar yaşamıyorlarsalar da, en azından her bekaret bozan adam bir şeyler yine toplumsal bir takım sınırlarla karşı karşıya ve en basitinden ne söyleyeceğini, nasıl davranacağını karşındaki kadının tutumu belirliyor. Üzüldü mü, sevindi mi, ne yaptı diye bakıyor insan. Eşcinselse zaten tabu, tırı vırı kadınlardan daha da ötede.
  • aychovsky  (17.02.17 01:12:48 ~ 02:04:00) 
En beğendiğim sorulardan biri olmuş. Amme hizmeti resmen.


Çooook. Bu durumu kaldıramayıp ilişkide tartıştığım oluyordu. İnsan bunalıma giriyor işte böyle böyle toplumsal dayatmalardan. Sonra aştım işte bir şekilde. Yani galiba...
  • market_arabasıyla_terör_estiren_trafik_canava  (17.02.17 01:23:10) 
geldi yine bizim magazin...

ayça döktürmüş yine +1
  • market_arabasıyla_terör_estiren_trafik_canava  (17.02.17 01:30:40) 
Ben de lisede sadece kötü insanlar evlenmeden sevişir sanıyordum. Sonra libidosu sağolsun aştım. Ama hala yaşadığım sorunlar ve cinselliğim tam olarak kabul gördüğünü düşünmüyorum. Ailemin bir kısmı biliyor bakire olmadığımı ama biseksüel olduğumu bilmiyorlar. Üzücü benim için hep sakladığım bir şeylerimin olması, utanmam gerekiyor sanki.


  • fasulyek  (17.02.17 03:39:17) 
okuyup araştırarak, kadın olarak kendime bir duruş belirleyerek. bunlar tabi öyle havadan gelmiyor. zaman, emek ve çaba gerektiriyor. bir kere her şeyi geç, seni cinsel tercihlerin (bekaret, fantezi,libido, partner sayısı, yönelim v.b.) konularla ilgili yargılama potansiyeli olan adamı/kadını asla yanına yaklaştırmayacaksın. yatağa girmeden bunun sinyallerini çok rahat yakalarsın. bu yüzden ben hem muhafazakar bir adamla olup, hem öncesinde yaşadığı cinselliği gizleyip, hemde adamı/kadını gerikafalılıkla suçlayan insanlarıda anlamıyorum. almayacaksın arkadaşım hayatına böyle kişileri.

kendin gibi düşünen veya en azından bu anlamda kendi içinde yolculuğa/arayışa çıkmış, sorgulayan/öğretilenin dışında yanıtlar arayan adam veya kadınla olacaksın. bu konuları aşmak pek öyle kendi kendimize yapabildiğimiz bir yolculuk olmuyor maalesef. bu yüzden bu yolculukta edindiğimiz yol arkadaşlarımızda belirliyor bunu aşmak için gösterilen çabayı.

çok düz ve basit bir mantık yürüttüm ergenlikten itibaren, benim vajinam, benim memem, benim götüm. bu beden ve hayat benim. kendi belirlediğim zamanda, kendim istediğim zaman, kendi seçtiğim kişiyle yaşadım ne yaşayadıysam.

bence bu konularda dikkat edilmesi gereken yegane nokta, özgürlük/kendi sınırlarını kendin belirlemekle, dejenarasyonu/yozlaşmayı karıştırmamak. cinsel özgürlükle, yozlaşmış/içi boşaltılmış bir cinsellik yaşamak aynı şey değil.
  • Phoebe  (17.02.17 11:40:13) 
Ben çok baskıcı bir ailede büyüdüm. İlişki yaşama, ilkleri tecrübe etme yaşım biraz geç o yüzden. Benim için kırılma noktası yurtdışına gelişim oldu. Burada daha rahatım, sokağa çıktığımda Türk, yabancı ya da kadın olmamdan önce birey olduğumu hissediyorum ve toplumda gördüğüm bu kabul manevi olarak inanılmaz rahatlattı beni. Yaşadığım ilişkilere de olumlu yönde etki etti.

Türkiye'de de ilişkilerim oldu ama en entelektüel, en okumuşunun bile kafasında yarattığı önyargılar, tabular var. Nasıl bir cehennemin içinde yaşadığımı oradayken fark etmiyordum. Kimse kızmasın, hani ben de büyük söz söylemek istemiyorum ama bundan sonra bir Türk'le çıkmayı düşünmüyorum. Şahsi fikrimdir, erkekleri hepten eleştirdiğim düşünülmesin. Ben sadece ilişki yaşama gafletinde bulunduğum birkaç tane adamın bende yarattığı hayal kırıklıklarından dolayı böyle düşünüyorumdur büyük ihtimalle.
  • chitosan  (17.02.17 12:22:27) 
Başlarda toplum baskısından sanırım faydalanan taraftım. Yönelimimi farketmeden (veya kendime itiraf etmeden) hayatımda olan insanlarla beraberlik yaşamayıp buna neden olarak inanç ve aile toplum yapısını neden olarak gösterdiğim yıllar oldu.

Daha sonra hayatımın nispeten özgür kadınlarla geçen döneminde de bu baskının aslında devam ettiğini farkettim. Her ne kadar toplum baskısını yok sayacak ilişkiler yaşasan da dışarıda kimse bunu bilmiyor ve yaptığının daha büyük suçluluğunu hissediyorsun (Hem cinsellik yaşıyor olmanın hem de bunu hemcinsinle yaşıyor olmanın birleşimi).

Şu an bunun tamamen bir ihtiyaç olduğu ve her insanın yaşaması gerektiğini savunmam 30lu yaşlarda olmama rağmen bu baskıdan doğan psikolojik durumu aşmama hala yardımcı olmadı. Uzun süreli ilişkim ve düzenli seks hayatına rağmen zirve konusunda sorununu aşamamıs biriyim (aychovsky çok sevdim kelimeyi kullanımı). Kafanın içinde kötü bir şey yapıyorum diye bir kodlama olarak kalıyor bence ve kolay aşılamıyor bu sorunlar.
  • monolog insanı  (17.02.17 14:13:36 ~ 14:14:44) 
Çok şükür bu konuda hiç baskı kurulmadı üzerimde ama tabii ki seviştiğimi açık açık söyleyecek bir ortamım da olmadı. Yine de, bekaretimden çok psikolojimin iyi olması ile ilgilenen bir ailem olduğu için şanslıyım.
İlişkilerimde bu yüzden zorlanmadım veya suçluluk hissetmedim. Ama dediğim gibi bu konular benim için hep gizli saklı konulardı. Misal erkek kardeşimin seviştiği herkes tarafındna bilinirken, benimki bilinmezdi. Ortada ne kadar baskı olmasa da toplumsal tabular var, ondan nasibimizi aldık.

  • peggy  (17.02.17 15:15:29 ~ 15:18:07) 
aşamadım bence. evli barklı yaşını almış kadınım hala o bölgeyi gidip ağda yaptırmışlığım yok mesela. bacak vs rahat rahat giderim ama orası beni tedirgin ediyor. ergenliğe girerken aman başka yerde açılmaz kesinlikle diye annem oturup ağda öğretmişti. o yaşlardan beri kendim yapıyorum. halbuki ağdacı kız orayı görse ne olur görmese ne olur...

aynı şekilde jinekolojik muayenelerde çok stres yapıyor bayan/erkek bir sürü doktora gittim ama her defasında uf ne gerek vardı diye rahatsız oluyorum. içime işlemiş.
  • yue  (17.02.17 15:44:06) 
1
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler angelus, Artibir, aychovsky, baba jo, basond, compumaster, deckard, duyulmasi gerektigi kadar, fader, fraise, groove salad, kahvegibi, kaymaktutmayansicaksut, kibritsuyu, monstro, pandispanya, robin, ron dennis
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır. Skimlinks ile linkler üzerinden yönlendirme payı alınmaktadır.