27 yaşında 5 parasız, işsiz, doktora mezunu, ülkeye dönmek istemeyen, avrupada da tutunacak bir iş bulamayan biriydim. o zamanlar 2000lerin başı yeni yeni web sitesi tasarım işleri vardı onlardan biraz ekmek çıkardım kendime ama ayın min. 6-7 günü sabah ilk iş olarak o gün içeceğim suların parasını ayırıyordum geri kalan para olursa yemek yiyordum. ay sonuna param yetmiyordu.
6-7 ay sonra her şey düzeldi. akademiden özel sektöre geçtim. sonra tekrar akademi, sonra tekrar özel sektör derken hayatımı değiştirdim.
ama ay sonunu aç geçirdiğim günler daha kötüydü de diyemem. yani açtım ama enerjim ve vaktim vardı. bir parka oturup bir bira satın alabilmek inanılmaz lükstü. ogün bira alırsam 2 gün her yere yürümem gerekiyordu. ama o ayda bir tane bira hakkımı kullanırken inanılmaz keyif alıyordum. sorumluluk yok, saçma sapan düşünceler, hayallerle saatler harcayabiliyorsun. cep telefonu falan yok. rahatsız eden yok, karışan yok. hesap vermen gereken kimse yok. seni bekleyen yok, senin beklediğin kimse yok. bir ayda bir tane bira alabilince dünyanın en mutlu insanı oluyorsun.
şimdi yeniden dön desen o hayata dönemem. imkanı yok. ama hayatımda yaşadığımı en çok farkettiğim dönemdi. ertesi gün e olacağını, karnım doyacak mı açmı kalacam diye bilmeden geçirdiğim bir dönemdi. yaşarken tabii çok büyük keyif alamıyorsun stresten ama şimdi dönüp bakınca bayağı güzel günlermiş diyor insan.
0