mantıksız ve yersiz bir inanç.
evlilik ve aile elbette kutsaldır.
ama insanların sadece bu kurumlara olan bağlılıkları nedeniyle mutsuz olmalarını gerektirecek kadar da kutsal değil.
meşhurların yaşamlarını örnek göstermek çok saçma, zira hiçbirimizin yaşamadığı kadar "aşırı" hayatlar yaşıyorlar genelde.
eğer evlendiğiniz kişiye duyduğunuz sevgi bittiyse ve bir de başka biri hayatınıza girdiyse ve onu sevdiyseniz, onunla olmalısınız.
ya da mantık evliliği yapsanız da, olması gerekenleri yerine getirseniz de, bir gün başkasına aşık olabilirsiniz.
bu durumlarda sağlıklı olan boşanmaktır, yürümeyen ve aslında kimsenin istemediği bir evliliği sürdürüp herkesi mutsuz etmek değil.
yani evlilik sırf adı evlilik diye her şeyin üstünde olmamalı.
insanlar mutlu olmalı.
gerçekten evli erkek avcısı olan kötü niyetli kadınlar var elbet.
ama "yuva yıkan"ın tanımı nedir?
bir adam başka bir kadına aşık olduğunda, kendi karısını boşadığında, aşık olduğu kadın yuva yıkan mı oluyor?
yoksa sırf adam zengin diye binbir numarayla adamın aklını başından alıp, parası için adamı kafeslemeye çalışan mı?
(burada adamın da aptal olması bir unsur tabii)
bir sürü örnek var, hepsi aynı kefeye koyulamaz.
bazıları da yuva yıkmıyor, ama kendi hayatında çok büyük fedakarlıklar etmek zorunda kalarak yaşıyor o aşk ya da o ilişki için.
bu bilinmediği zaman kimsenin ruhu duymuyor.
ama bu açıkça ve özgürce yaşanmak istendiğinde evlilik biterse, yuva yıkılmış oluyor.
oysa öyle bir ilişkinin devam etmesindense, herkesin açık ve net davranması daha doğru.
olaylar ve durumlar konusunda illa bir yargıda bulunmaya çalışmak yersiz.
her hikayede de suçlu biri olmak zorunda değil.
kimse ilişkilerin içinde ne yaşandığını bilemez.
ve bazı evlilikler de bitmesi gerekirse biter, bitmeli de.
bence de saçma ve ikiyüzlü bir tutum.
(gerçek aşklardan ve gerçek duygulardan bahsediyorum, şımarıklığından onunla bununla ilişki yaşayan ve on kişiyle evlenenlerden değil.)
0