tabii ki oldu.
tutunamayanlar,
bir kış gecesi eğer bir yolcu,
savaş ve barış ve
gurur ve önyargı.
"tutunamayanlar"daki o anlam kargaşası, diyaloglardaki karışıklık beni bedenen bitirdi. iki defa yarıda bırakıp ertesi gün yeniden başladım.
"gurur ve önyargı" kadar boş bir kitap daha görmedim. vakit kaybının getirdiği sinir haricinde üzerinizde hiçbir etki bırakamayacak kadar duygudan, güçten, edebi tattan ve anlamdan çok çok uzak, içi boş bir "karalama".
"bir kış gecesi eğer bir yolcu" ise kendinden nefret ettiren bir başka saçma anlatım tekniğine sahip kitap. zerre içine çekemediği gibi kitabın içeriğine dair tek bir şey hatırlamakta bile zorlanıyorum.
"savaş ve barış": cidden bu kitabın neresi bu kadar tutuluyor, şahane sayılıyor, anlamıyorum. bana hiçbir şey hissettirmedi maalesef.
bu dördünü de "başladığım kitabı bitirmeliyim, illa bana katacağı bir şeyler vardır. belki ilerisi de çok daha iyidir." mantığıyla bitirdim.
bu mantığıma rağmen bazı kitapları ise sınırımı çok zorlamama rağmen bitiremedim:
-
başkan babamızın sonbaharı: kitapta nokta yok, sadece virgül var. bitiremedim dolayısla.
-
pedro paramo: anlatım tarzını beğenmedim, tutunamayanlar'daki gibi diyaloglar ve zamanlar arası düşünmekten yarım kaldı.