Bundan 3 ay kadar önce kadıköy modada 2 yakın arkadaşımla oturduk, bira içiyoruz. İkisi de siyasi olayları zerre sallamaz. Konu nasıl olduysa siyasete geldi. Ben aldım elime sazı. Şu şöyledir, bu da böyledir falan diye konuştum. Adamların ikisi de boşver be olum, LAN HEE tarzı konuştu. Bu rahatlık neyin nesi dedim, "abi bak ne güzel modada oturuyoruz, biramızı içiyoruz. Ben özgürüm, rahatım. İstediğimi yapıyorum, beni rahatsız eden bir şey yok" dedi.
Ben de dedim ki, bekle. "Sen hesapta bu ülkenin okumuş adamısın, sen bile kalkıp bu derece sığ düşüneceksen bizden zaten bir bok olmaz. Bir gün sen de böyle rahat hareket edemeyeceksin, bakalım o zaman ne olacak" gibi bir şeyler söyledim.
Sonra neyse muhabbetimizi ettik, günler geçti gitti. Dün çay içiyoduk, "geldi lan o gün" dedi. Anlamadım ben hatırlamadım muhabbeti, söyledi hatırladım sonra neyse işte.
Adamların ikisi de çöküntüde. "Demokrasi yürüyüşü" sırasında bunlar yine modadayken, atletti dallamalar gelmiş salak saçma bi hareketler falan yapmış. Yarın öbür gün sadece daha kötüye gidecek olaylar. Onlar da biliyor artık, herkes biliyor. Görmezden gelenler, olmaz bişey ya devam et diyenlerin hepsi bilincine varıyor yakın tarihte yaşanması muhtemel olanların.
Onlar "okumuşun şerrinden", okumuş onların hayvanlığından korkuyor.
Özetle ben gayet sakinim, arkadaşlarım "sıçtık" psikolojisinde.
0