bi ara üniversitenin başlarındayken düşünüyodum bunları hep. hayatıma anlam katmalıyım, yaşamamın bi sebebi olmalı, her gün ye, iç, yat, kalk, aynı kafelere git, bu ne biçim hayat... tabi gece gündüz fringe izlediğim dönemlerdi, etkisi vardı bence. ama sonra durdum dedim ki "elinde olan bu emenike, niye sonucunu değiştiremeyeceğin şeyler üzerinde tekrar tekrar düşünüyorsun, düşündün, neden kendini umutsuzluğa sürüklüyor eziyet ediyorsun?" ya bir yere varmadan bunları düşünüp duracaksın, ya da küçük mutlulukların peşinde koşacaksın. sen de galaksilerin umrunda değilsin çünkü. sürüklenip gidiyoruz işte. yakalayabildiğin yerden yakalaman lazım hayatı.
0