benim de kendime göre kucuk sevimli trolluklerim var ama bu baslıkta bi akrabamızı anlatmak istiyorum. adam 75 yasında vefat etti ama ömrü hayatı trollukle geçti. ben onu daha 2-3 yıl öncesine kadar 50li yaslarda goruyordum, cok da genc gosteren karizmatik bi amcamızdı.
ögretmen kızının okulunda 23 nisan kutlamalarına gidip, en orta protokol koltuguna oturması var. hala millet ayırdına varmamıs mufettiş mi milletvekili mi kızı da utanmıs soylemeye.
bi dönem azerbaycan'da calısmıstı. azerbaycan'da kendini türk istihbaratından tanıtması mı dersiniz, istanbul'da azeri evraklarını kullanıp dısişleri'nde calısan maliye mufettişi diye yalandan rüsvet almasını mı. adamın ömrü film gibi geçti. bi yakınları ameliyat olmustu, hastane otoparkına bashekim'in abisi diye defalarca girmesi mi dersiniz; aynı numarayı damadı yapmaya calısınca guvenlik yememiş misal. adamda acayip bi karizma vardı, ne söylese inandırıyordu. en gulduren vukuatlardan biri de bi arkadasıyla tanıdık bi doktora ilaç yazdırmak icin gidiyorlar saglık ocagına. henuz ogle arası bitmemiş, doktor da biraz gecikecekmiş. doktorun önlugunu giyip masasına oturmus, gelen gidene hmm tamam yazcaz ilacını ama yarım saat sonra gel, muayeneyi halletcez ama biraz işimiz var sonra gel diye kafaya alıyomus. en son iriyarı bi genc grubu gelmiş, ne ayak bunlar diye sekretere sormuslar. ocagın bulundugu ilçenin boks takımının saglık raporu almaya geldigini anlayınca topuklamıslar, bunlar anlarsa ebemizi iterler diye.
olayda anlatılan kahramanın karadenizli oldugunu belirtmeye gerek yok diye dusunuyorum.
0