Huzursuzluğu beraberinde getirse de boşluğu kötü birşey olarak görmemeli, kaçmamalı ondan. Kötü, çirkin, yanlış şeylerle dolu olmaktansa boşlukta olmak daha iyi değil mi? Bir bardak düşün mesela, suyla dolu bir bardak boş bir bardaktan daha iyiyse, boş bir bardak da pislikle dolu bir bardaktan daha iyidir. Spor bedeni rahatlatır, bedenin ruha etkisi yok demiyorum ama ruh çok daha fazlasını ister, sadece sporla doyuramazsın onu. Yaşananlar boş olabilir, birileri boş bir dünya yaratmayı istemişler ve başarmışlarsa bunu görmezden gelemeyiz. Toplamın içinde çok küçük bir yer tutmak ya da hiçbir önem ifade etmediğini düşünmek sinir bozucu gelebilir ama bunun üzerine kafa yormak mantıklı değil, çünkü biz seçmedik ve insan seçmediği şeyden sorumlu tutulamaz. Herşeyin boş olması, herkesin güzel ya da çirkin, zengin ya da fakir olması kadar saçma. Ancak yaşamlarımız boş olabilir, gördüklerimiz, duyduklarımız, dayatılan şeyler boş olabilir. Bütün bu boşluğun dışında muhakkak birşeyler dolu olmalı. Değerli olan hep az ve ulaşılması zor değil midir? Çok fakirliğe karşı az zenginlik, çok çirkinliğe karşı az güzellik yok mudur? İnsanlar sadece bedenlerini doyurmak için 15-20 yıl çalışıyorlar, sadece bedeni doyurmak için bu kadar çalışmak gerekiyor da ruhu doyurmak için neden biraz olsun çalışmak gerekmesin? Evlilik sadece bir araç, bir çeşit kural. Uymayabilirsin, reddebilirsin. Amacını kendin bulabilirsin, gözlerin var görüyorsun, kulakların var duyuyorsun, gördüklerini ve duyduklarını değerlendirebilecek zihnin var. Bilgiye ulaşmak hiç bu kadar kolay olmamıştı. Herşey elinde, geriye sadece çaba göstermek kalıyor.
0